Anne Aranıyor 2
Modernist söylem, kendi erkeğinin yanında kadınlığını koruyabilen kadını aşağılıyor. Cilvesi, işvesi, itaati, yumuşaklığı yani kadının, “kadın halleri” aşağılanarak hor görülüyor. Bunlar dışarıdaki erkeklere sunulabilecek meziyetlere dönüşüyor. Kendi evinde güçlü, mücadeleci, itaatsiz, işvesiz, cilvesiz, erkeksi bir kadın… Dışarı çıkarken süslü, bakımlı, kibar, anlayışlı bir hanım efendiye dönüşüyor. Bu durum, “kadının” başka erkeklere hizmetçi yapılması değil midir? Başka bir deyimle kadının; kendi 5-10 kişilik ailesine hizmeti hizmetçilik, yüzlerce yabancıya hizmeti özgürlük müdür?
Karısının/kızının başka erkekler için süslenmesinin normal olduğunu kabul eden erkek, Modern ve Çağdaş erkek olarak sunuluyor. Eğer karınızın/kızınızın başka erkeklere süslenmesinden rahatsız oluyorsanız, korkarım ki siz bir “barbar”sınız. (!)
Evinde işvesini yitirmiş, sertleşmiş, güçlenmiş, idareyi eline almış bir kadın; “evinin erkeği olmuş” bir kadın demektir. Ama bir eve iki erkek fazla geleceğinden; yeri işgal edilmiş olan erkek ya kadınsılaşmayı ya da kadınla savaşı kabul etmek zorunda kalır. Genelde ikisini de kabul etmeyerek kaçar ve ailenin tüm yükü kadına kalır. Sonuçta kaybolan huzurdur ve en çok kaybeden de yine kadındır.
30-40 sene önce, kadınlarının kocalarına isimleri ile “HASAANNN” diye hitap etmesi mümkün değildi. Bugün hanımefendiler kendilerini zorlasalar da kocalarına böyle hitap edemezler. Çünkü TV’lerden Amerikan Protestan aile mantığı üzerine şekillendirildik.
TV’lerdeki rol model kadınlar;
aile içinde kocalarına karşı güçlü, asi, buyurgan, yöneten, kontrol eden,
kocasına “HASANNNN” diyen kadınlar. Bizde etkileniyor ve onları taklit
ediyoruz.
Ama o rol model kadın iş yerine gidince değişiyor. Patronlarına karşı son
derece saygılı, hürmetkâr, itaatkâr, sadık, emre amade ve “Hasan Bey, Buyrun
efendim.” diye hitap eden bir kadın oluveriyor. Evde kocasına itaat etmeyi zül
kabul eden artist kadın, patronundan emir almaktan hiç gocunmuyor. Biz bunu da
filimlerde görüyor ve taklit ediyoruz.
Patronunu “BEY” kabul edip, itaate ve saygı göstermeye çağrılan kadın, kocasına karşı mücadele ve seviyesiz bir ilişkiye yönlendiriliyor. Aileye nasıl bir ateş saldıkları umurlarında değil.
Kocaya “Bey” ya da “Efendi” demekle saygı mı olur, bu samimiyettir vs diyerek itiraz edeceklerde çıkacaktır. Lakin hanım efendiler aynı samimiyeti patronlarına, müdürlerine gösterip “HASANNNN” diye hitap edemiyor. O zaman saygısızlık oluyor.
Yönetene saygı gösterilir. Erkek artık kavvam/yönetici değil ki; ona saygı gösterilsin. Çünkü Modernist Protestan ailede yönetici/kavvam erkek değildir. (Kadında değildir.)
Erkek kavvamlığını terk etmeye ikna edildi. Kadın erkeğin kavvamlığını tanımamaya. Artık kadın ve erkek birbirine eşim diyor. Eşimin eşiyim – eşitiyim ben diyor. Eş-itler arasında yöneticilik mi olur? Orada ancak kimin dediği olacak mücadelesi olur. (whatsupta isimsiz bir mesajdan)
Halbuki Allah (cc) şöyle buyurur:
“Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.” (Nisa 4/34)
Ayetten bazı dersler:
- Evin reisi erkektir. Bu reisliği yaratan belirlemiştir dolayısıyla tartışılmaz.
- Herhangi bir müessese gibi, ailede de reis tek olur, çift olmaz. “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.” (Enbiya 21/22) bu hüküm yer ve gök için geçerli olduğu kadar, ikisi arasındaki tüm düzen ve nizamlar için de geçerlidir. Bir devlette iki reis, bir orduda iki komutan, bir şirkette iki genel müdür, bir atölyede iki tana ustabaşı olamayacağı gibi bir ailede de iki reis olmaz. Olduğu takdir de yer ve gök misali bu düzenler de fesada uğrar ve dağılır.
- Reislik gereği bir takım sorumlulukları varıdır. Reislik üstünlük demek değildir. Tam aksine reislik ağır bir yük ve sorumluluktur. Nitekim nice zayıf karakterli kimseler, sırf bu sorumluluktan kaçtıkları için evlenmemeyi tercih ediyorlar. Reislik bir nalamda da hizmetçiliktir. Resulullah (sav) şöyle buyurur: “toplumun efendisi/reisi hizmetçisidir.”
- Bu sorumluluklardan biri kadın koruyup kollaması, onun haklarını gözetmesidir.
- Nafaka sorumluluğu bu sorumluluklardan bir diğeridir. Eşi ve çocuklarının; yeme içmeleri, giyim kuşamları, barınmaları, sağlık sorunları, barınmaları vs tüm fıtri ihtiyaçlar erkeğin sorumluluğudur. Tabii olarak bunlara gücü olduğu müddetçe, yaz kış, soğuk sıcak, gece gündüz demeyip çalışmak ve bu ihtiyaçları gidermek zorundadır.
- Bu koruyup gözetmenin gereği olarak aile bireylerinin eğitim ve terbiyeleriyle ilgilenmeleri de erkeğin sorumluluğudur. Tabii ki bu eğitim ver terbiyenin yine Allah (cc) ve resulünün koyduğu ölçüler dâhilinde olması şarttır.
- Allah (cc) insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Buradaki ifade iyi anlaşılmalıdır. Cins olarak erkeğin kadına veya kadın cinsinin erkek cinsine üstün kılınması değil. Genel olarak bir kısmının bir kısmına üstün kılınmasıdır. Yani üstünlük takva iledir. Kim daha çok Allah (cc) ve Resulünün (sav) emirlerine tabiyse o üstündür. Bunun dört ihtimali vardır.
- Kimi erkelerin, kimi kadınlardan üstün olması…
- Kimi kadınların kimi erkelere üstün olması…
- Erkeklerin kendi aralarında birbirlerine üstün olmaları…
- Kadınların da kendi aralarında birbirlerinden üstün olmaları…
Allah (cc) ve Resulünün emrine amade bir erkek de kadın da, fasık facir olan ne kadın ne erkekle kıyas edilemez. Evet, Allah (cc) katında üstünlük, hiçbir maddi değerle değil, kulluk oranına göredir. Devam edeceğiz inşallah. Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç