Cemaat Sorumluluk Gerektirir
Cemaat olmak fitnedir diyenlere bu iddiayı söyleten asıl saik, sorumluluktan kaçmaktır. Her insanın fıtratında “kendi başına hareket etmek” “bağımsız olmak” “özgür yaşamak” gibi düşünceler yoğun olarak mevcuttur. Cemaat olmak ise şöyle veya böyle bizim özgürlüğümüzü kısıtlar. Çünkü cemaat olmak sorumluluk gerektirmektedir.
Hele hele gönüllü olarak sorumluluk altına girmek, her babayiğidin karı değildir. Evet, hayatta birçok insan, değişik sorumluluklar altındadır. Ancak bu sorumlulukların bir kısmı, zorunlu, büyük bir kısmıysa belli çıkar ve menfaatler karşılığındadır. Ancak bir cemaate üye olmak, tamamen karşılıksız, sırf Allah (cc) için olan bir sorumluluktur. Bırakın getirisini, götürüsü vardır. Dolayısıyla bu yükün altına girmek özel bir gayret, azim sebat ve sadakat gerektirir.
Hemen ilk başta emir komuta zinciri altına gireceksiniz. Üstlendiğiniz görevlerle ilgili hesap vereceksiniz. Görevlerde savsaklama olursa gereğinde uyarı alacaksınız. Davet, tebliğ, irşad, ders, sohbet, sosyal etkinlikler vb. nice hayır işlerinde görevler üstleneceksiniz. Bunun için kimi zaman rahatınız, uykunuz ve zevklerinizden fedakârlık yapacaksınız.
Bunun için bazen misafir olacak, bazen misafir alacaksınız. İkramlar alacak, ikramlarda bulunacaksınız. Seyahatler yaparak daha başka yerlere Allah (cc) davasını ulaştırma gayreti içinde olacaksınız. Daha da önemlisi, tüm bunları sadece ama sadece Allah (cc) için yapacaksınız. Bunların karşılığında herhangi bir ücret, çıkar ve menfaat beklemeyeceksiniz. Tam tersine, gücünüz oranında bizzat davanızın gelişmesi için infakta bulunmaya devam edeceksiniz.
Evet, tüm bunları yaparken, Kur’an’ı Kerim onlarca kez, birçok peygamberin dediği şu ayet, şiarınız ve tavrınız olacak. “Ey kavmim! Ben, ona (peygamberliğe, yaptığım davete) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Hâla aklınızı kullanmıyor musunuz?” (hud 11/51)
Ama elbette Allah (cc) tan alıncak ecir, bu dünya ücretleriyle kıyaslanamayacak kadar büyüktür.
Allah (cc) şöyle buyurur: “Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab 33/72) Bu ayetin de işaret ettiği gibi, Allah (cc) dini ihya ve ikame etmek, gayet ağır bir yük. Dağların dahi tahammül edemedikleri bir sorumluluk.
İşte böyle ağır bir yükü, hiç bir Müslümanın tek başına taşıyacak güç ve takati olamaz. Bu yük, ancak Müslümanların, iş ve güç birliği yaparak bir araya gelmeleri ve güçlerini birleştirmeleriyle, yani cemaat olarak taşıyabilecekleri bir yüktür. Şu halde kimse kendisini kandırmasın ve sorumluluktan kaçmaya bahane uydurmasın.
Cemaatler üstü olmak diye bir şey yoktur. Bu düşünce kibir, gurur, kendini beğenme / ücubun tezahürürdür.
“Tüm cemaatlere aynı mesafedeyim” iddiası, telbisi iblistir.
Cemaat fitnedir diyenler de bir cemaattir. “Cemaat olmak fitnedir” sözü fitnenin ta kedisidir.
“Cemaat olmak fitnedir.” “Tüm cemaatlere aynı mesafedeyiz” diyenler tüm cemaatlere azdan çoktan hizmet mi ediyorlar, yoksa sadece kendi cemaatlerine mi hizmet ediyorlar.
Cemaat olmak fitnedir diyenler, sadece sorumluluktan kaçıyorlar.
Hesap vermek her babayiğidin karı değildir. “Su-i misal misal değildir.”
Muhammed Özkılınç