Darbeye Hayır 3
Düşman, ordulardan çok “dine karşı din” ile başarılı olur. Kâfirler korkaktır. Çünkü cesaret iman kaynaklıdır. Dolayısıyla düşman, yiğitçe er meydanına çıkmaz, hep kahpelik ve kalleşlik yapar. Kaçak güreşir. Saman altından su yürütür. “Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu hâlde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.” (Haşr 14) Ama kaybetmeye de mahkûmdur. Çünkü hak hep üstündür, asla mağlup olmaz.
Tarih düşmanın bu
kalleşlikleriyle doludur. Ancak asıl düşmanı başarılı kılan, içimizden onlarla
işbirliğine giren hainler bulmakta zorlanmamasıdır. Şu an da İslam diyarının bu
acınası halinin sebebi, düşmanın sinsi planlarıyla beraber, yine bu ihanetler
ve hıyanetlerdir. Daha dün mısırda hain Sisi’nin sinsi düşmanla işbirliğine
şahit olduk. İşte yakın tarihten bariz bir örnek daha.
Kesnizani Tarikatı Nedir
Kürtçede “Kimse bilmiyor” anlamına gelen ve Saddam rejiminde çok yaygın olan tarikatla ilgili, Doç. Dr. Ramazan Kurdoğlu’nun “Hollywood ve Kabala’nın 13. Havarisi Evanjelizm” kitabında şöyle bahsediliyor:
ABD Irak’a vurduğunda, Irak ABD’ye adeta altın tepsi içinde teslim edilmişti.
Herkes “Esas savaş Bağdat’ta olacak” derken Bağdat savaşmadan teslim edilmişti. Tarih 10 Nisan 2003’ü gösteriyordu. Teslimatı yapan, gerçekte Irak’ta herkesin bildiği ama ortalıkta gözükmeyen KESNİZANİ tarikatıydı.
Tarikat “Körfez Savaşı”ndan sonra Saddam’ın etrafını örümcek ağı gibi sarmıştı. Saddam’ın karısı, çok güvendiği generalleri ve istihbarat kuruluşlarının başındakiler… Hepsi tarikat “müritleriydi.”
Kesnizani Tarikatı,
MOSSAD ve CİA tarafından Saddam’ı içten yıkmak, Irak’ı kolayca teslim almak
için organize edilmişti.
Saddam 33 yıllık diktatörlüğünde, birçok karşı ihtilal, suikast vartalarını atlatmıştı. Ancak “tarikatın” metodu hepsinden farklıydı. Tarikatın “müritleri” Saddam’ın en yakınında olanlardı. Onun her hareketini, her adımını an be an tarikat şeyhinin oğlu Nehru’ya aktarıyorlar, sonra da bilgiler kuş olup MOSSAD ve CİA istasyonlarına doğru uçuyordu.
Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani, zikirden ziyade, siyasete meraklıydı. Müritlerine de Kur’an eğitimi yerine adını zikretmeden Kabala öğretilerini /mistizmini anlatıyordu.
Kesnizani tarikatı, baba Abdülkadir zamanı da dâhil Saddam’a bağlılıkta kusur etmiyordu. Kürt, Türkmen, Arap rejim muhaliflerini anında BAAS Parti istasyonlarına bildiriyordu. Şeyh Muhammed kitap yazmaktan da geri durmamıştı.
Tarikatın dönüşümü şeyh efendinin etrafındaki İslam âlimlerince, gerçekte MOSSAD ajanı hahamlarca hızlandırılmıştı. Şeyh’in kitabı, Kabala öğretilerini İslam mistizmi adı altında imanlı müritlerin beyinlerine ve kalplerine ince ince enjekte etmek için başucu kitabı olarak kullanılmaktaydı.
Müritlere MOSSAD’ın hahamlıktan tövbekâr hocaları ders veriyordu.
Aslında tarikatın asıl hedefi Irak ordusuydu. Öncelikle generaller ve subaylar Keznizani tarikatının müritleri haline getirildiler. Genelkurmay Başkanı, Genel Askeri İstihbarat Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, hepsi Şeyh Muhammed Abdülkerim Kesnizani’nin ayağını öperek müridiler arasına girmişti.
Irak’ın acımasız El-Muhaberat’ının sivil-asker elemanları da tarikatın müritleri olmuşlardı.
Müridiler arasında bir isim vardı ki, Saddam’dan sonra BAAS’ın en kudretlisiydi: İbrahim İzzet El Duri. Duri bütün karanlık odaklarla ilişki kuruyor, Saddam’ın bütün pis işlerini organize ediyordu. Duri şeyhin ayağını öpenler arasına çoktan dâhil edilmişti.
Öte yandan Saddam’ın karısı Sacide Hayrullah, Saddam’ın kardeşleri Vatban ve Barzan ile oğul Uday da müridiler arasındaydı. (…) Konuya daha sonra devam edelim inşallah. Bir İslam âlimi ve davet liderinin dediği gibi: “Aman Allah (cc) ım, bu gece dün geceye ne kadar benziyor.” Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç