Derin Güçlerin Hipnozları mı? İlahi Ordular mı?
Kaç aydır yaşamakta olduğumuz Corona virüs belası, adeta hayatımızı kilitledi. Şimdilik covit 19 ismini verdikleri bir mikropla yatıp kalkar olduk. Derin güçler, daha önce bu virüsleri; ebola, kuş gribi, domuz gribi vb. müstakil isimlerle isimlendiriyorlardır. Ama şimdi “üretim yılı” rakamıyla isimlendirdiklerine göre, bunu devamı da gelecek demektir. Bir sonraki virüs “Covit 20” “Covit 21” ya da “Corona 22” vb. adlarla adlandıra bilirler.
Peki derin güçlerin planları; bir yılda birden fazla virüs üretmeyi gerektirirse o zaman ne isim verecekler? Mesela “Covit 20 bahar” “Covit 20 sonbahar” ya da yaz ve kış adını ekleyebilirler. Önemli değil. Nasıl olsa virüsler, derin güçler aleyhine mahkemelerde isim ve patent davası açacak değil… Evet, espri bir yana, bu derin güçler, âlemi aptal ve sersem sayıyorlar.
Tabi bunlar onların planları. Ama Allah’ın (cc) planı, onların tüm planlarının üstündedir. Aslında derin güçler genelde “ehli kitap” iseler, onlar tarihte gelip geçmiş Firavn, Nemrut, Karun, Şeddad vb. zalimleri iyi biliyor olmalıdırlar. Kendilerinin o asıl zalimler yanında çırak bile olamayacaklarını da bilirler. Ayrıca bu günün çakma firavunları, o zalimlerin zulümlerinin yanlarına kalmadığını da iyi bilirler. Ama bile bile neden bu denli “kör gözüne parmağım” tavrıyla zulme devam ediyorlar.
Demek aslında kâfirler; çok ahmak, geri zekâlı ve aptaldırlar. Yoksa zulmün kendilerinin de yanına kalmayacağını bile bile, bu denli sadist ve vahşice zulümlere cür’et edemezdi. Evet, haçlı Siyonist ittifakının “tapınak şövalyeleri” de diyebileceğimiz, masonlar, baronlar, localar, mahfiller vs. karanlık odaklar, iyi bilmelidirler ki, bu zulümleri onların da yanına kalmayacak. İlahi fermanın işareti tecelli ettiği zaman, bu zalimler kaçacak delik bulamayacaklar…
Ey Zalimler! Kaybedecek ve cehenneme sürüleceksiniz…
“Onlar bir tuzak kurdular. Ancak farkında değillerken Allah da bir tuzak kurdu. Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik. İşte zulümler yüzünden harabeye dönmüş evleri! Şüphesiz bunda bilen bir kavim için bir ibret vardır.” (Neml 50-52)
Allah (cc), zalimlerin yaptıklarından habersiz değildir.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim 14/42) “Onlar, askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar. Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bak! Biz nimetler içinde şımaran nice memleket halkını helâk etmişizdir. İşte kendilerinden sonra içlerinde pek az oturulmuş yurtları! (O yurtlara) biz varis olduk, biz. Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe oraları helâk edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helâk etmeyiz.” (Kasas 28/39,40,58,59)
Peki, bu nasıl olacak mı diyorsunuz? Biraz Kur’an okuyalım. Tarih okuyalım. Özellikle Kur’an-ı Kerim’deki geçmiş kavimlerin helak ediliş kıssalarını okuyup üzerinde tefekkür edelim. O zaman göreceğiz ki, aslına Allah (cc) zalimlere haddini bildirmek, hatta onları topyekûn helak etmek için ille de bir vesileye muhtaç değildir haşa… Ama Allah (cc) bu âlemde her şeyi sebeplere bağladığı için, zaman zaman kendi ordularına harekât emri vermektedir. Yoksa Allah’ın (cc) orduları o kadar çok ve çeşitlidir ki; “Rabbinin ordularını ancak ve ancak o kendisi bilir.” (Müddessir)
Onun orduları bazen:
- Gözle görünmeyen; mikroplar, virüsler ve bakterilerdir.
- Bazen kanser, verem, bazen AİDS vs. hastalıklardır.
- Gözle görünmeyen meleklerdir.
- Onun orduları bazen çekirge sürüleridir.
- Bitler, pireler, keneler, kımıl vs. haşarattır.
- Yanardağlar, volkanlar, lavlardır.
- Suyun damlasına hasret bırakan, canlıları ve bitkileri kırıp geçiren kuraklıklardır.
- Yeri geldiğinde gökten boşanan, yerden fışkıran sular, seller ve tufanlardır.
- Gökten yağan taşlar, ya da taş misali kiloluk dolulardır.
- Ya da sağanak sağanak yağan ateş topları ve hırçın alevlerdir.
- Depremler, zelzeleler, kıyametin öncüsü sarsıntılardır.
- Trenleri, tırları deviren, arabaları, kulübeleri, çatıları yaprak gibi savuran fırtınalar, tayfunlar, boralardır.
- Ağaçları, evleri yerinden söken, arabaları kibrit çöpü gibi savuran hortumlardır.
Tüm bu orduların her bir harekâtı, kâfirler ve zalimler için uyarı ve ikazdır. Aynı zamanda ahiretteki asıl cezalarının bir kısmının ibreti âlem olarak avansıdır. Fasıklar için yine uyarı ve ikaz, tövbe ve istiğfara davettir. Salih Müminler içinse, sabır ve teslimiyet imtihanı, çok yönlü bir mükâfat ve rütbe atlamadır. “La galibe illellah” “hasbunellahu ve ni’mel vekîl” “Allahu ekber ve lillehil hamd”
Muhammed Özkılınç