Muhammed Özkılınç – Eğitimci ve Yazar – muhammedozkilinc.com

Dünya Ahiret Saadeti İçin İLİM

İlk insan Âdem (as) e ve sonraki peygamberler (aleyhimus selam) değişik suhuf/sayfalar veya bütün kitaplar halinde vahiy gönderilmiş ve insanlığın bu dünyada insanca yaşması ve ahirette cenneti kazanıp, cehennemden azadı böylece mümkün olmuştur. Tabii ki bu gönderilen ilahı kitaplar ilmin kaynağı ve ta kendisidirler.

Tarih boyu insanlar vahyin/ilmin gereğine göre yaşamaları oranında dünya ve ahiret saadetini kazanmışlar, vahiy/ilimden sapmaları durumunda ise her iki âlemlerini de berbat etmişlerdir.

Son peygamber Hz. Muhammed (sav) in hayatı ise adeta bir ilim manifestosudur;

Twitter
  • Kur’an’ın ilk vahyedilen ayetleri ilme davet eder. (Alak suresi ilk 5 ayet)
  • Mekke’de Darul Erkam İslam’ın ve Mekke döneminin ilk üniversitesidir.
  • Medine’de mescidi nebevî ve suffa İslam’ın ikinci üniversitesidir.
  • Her bir sahabî’nin birer aile mektebidir ki; her bir sahabî bir müctehid derecesine ulaşmıştır.
  • Her İslam’a giren yeni bir beldeye Suffe üniversitesinin talebelerinden öğretmenler gönderilmiş ve onlara dünya ve ahiret hayatının formülleri öğretilmiştir.
  • Resûlullah (sav) ın vefatından sonra yüz yirmi bin olarak tahmin edilen Ashabı Kiram (Rıdvanullahi aleyhim) ın sadece on iki bini Haremeyn de medfundur. Diğer % 90 ı dünyanın dört bir yanına dağılarak İslamî ilimlerin ümmete öğretilmesinde hocalık yapmışlardır.
  • Sonraki dönemlerde Medine, Kufe, Basra, Mısır, Şam gibi yerler birer ilim merkezi haline geldi. Daha sonra Kurtuba medeniyeti diye nam salan ispanya vb yerlerdeki ilmi çalışmalar dünyayı ilim ve bilim ışığıyla aydınlatmıştır.
  • Batının günkü bilim ve teknolojisi İslam medeniyetinin ilim sofralarının artıkları üzerine inşa edilmiştir.

Günümüze gelindiğinde ise;

Saygıyı sevgiyi unutmuş, “ver yiyeyim ser yatayım” kabilinden ölü ruhlu, erdem ve fazilet tanımayan, hayatı mide ve uçkurdan ibaret gören, emeksiz kısa yoldan köşe dönmeci bir gençlik… Topçuyu, popçuyu, Türkiye’nin kaynanasını, dansçısını vs zıkkımını tanıyan, ama Resûlullah (sav) ı, ashabı (ra) nı, müctehid imamları ve kahraman ecdadını tanımayan bir gençlik.

Selahaddin-i Eyyubî (rh.a) Kudüs’ü fethetti, Fatih sultan Muhammed (rh.a) yirmi bir yaşında İstanbul’u fethetti, bir çağ kapatıp yeni bir çağ açtı. Ama onların torunları olan bu günün yirmi beş yaşındaki gençleri, babaları harçlık vermese karınlarını doyurmaktan acizler… Cehalet… Cehalet… ne günlere kaldık Allah’ım!..

Batının maneviyattan soyutlayarak geliştirdiği bilim, insanın sadece dünyasını mamur etmek için uğraşırken ahiretini ise adeta unutturup yok saymaya hatta yıkmaya çalışmaktadır. Hâlbuki biz asıl hayatın ahiret hayatı olduğuna inanıyoruz. Er veya geç bu âlemden göçüp gideceğiz.

Bir toplumun doktor, mühendis, öğretmen, esnaf, işçi, işveren, çiftçi ve değişik dallarda ki sanat ve sanatkârlara elbette ihtiyacı var. Ancak tüm bu sınıflarında âlimlere ihtiyacı var. Çünkü tüm bu sınıfların sanat ve mesleklerini dünya huzuru ve ahiret saadetine tebdil edecek şekilde icra etmeleri, İslamî ilimlerle mümkün.

Bir milletin;

  • Hiç doktoru olmasa, tedavi olamayıp bir kısmı ölür bir kısmı hastalıklı yaşar. Zarar dünyalıktır.
  • Sanatçısı, sanatkârı olmasa hayat devam eder. Sadece estetiği eksik kalır. Zarar dünyalıktır.
  • Mühendisi olmasa işlerinde teknik aksamalar olur. Zarar dünyalıktır.
  • İşçisi, çiftçisi olmasa işler aksar, tarlalar bor kalır, mahsul azalır, kalitesiz olur. Zarar dünyalıktır.
  • Ancak insana imanını öğretecek âlimler olmasa insanlar şirke ve küfre girerek ebedi cehenneme müstahak olur, cenneti de ebediyen kaybederler ki bu çok farklı bir kayıptır. Fani olanla ebedi olan kıyaslanamaz. Fani olan zaten kaybolacaktı. Salih amellerin nasıl yaşayacaklarını öğretecek âlimler olmasa fasık olup yine uzun süreli bir uhrevî kayba uğrarlar.

Dünyayı boş verelim demiyorum. Aksine hem dünyamızın hem de ahiretimizin imarında ilmin önemini anlatmaya çalışıyorum.

Şu anda yetmiş iki milyonluk Türkiye’mizde ilköğretim seviyesinde on yedi bilyonun üstünde öğrenci var. Yükseköğrenimle beraber bu sayı yirmi milyonu geçmektedir. Ama İslamî ilimleri tahsil eden tüm medrese talebelerini toplasanız 3-5 bini bulmaz.

İlahiyat, imam hatip ve Kur’an kurslarında yetişen öğrenciler elbette önemli ancak ümmete rehberlik yapacak derecede âlimler farklıdır. Ve bu gün onlara ekmekten sudan daha çok ihtiyaç var.

Türkiye’de bahsettiğimiz vasıflarda iki bin âlimin var olduğunu farz etsek 36000 kişiye bir âlim düşmektedir. Bu âlimlerin belli konularda ağızlarının bantlandığını da unutmayalım. Ayrıca kitle iletişim araçlarının, bu âlimlere kapalı, her türlü cehalet, şirk ve hayâsızlığa açık oluşunu da eklediğinizde, yandı gülüm keten helva…

Hani derler ya; “aman Allah (cc) ım bu nasıl memleket, köpekleri salmışlar taşları bağlamışlar.”

Şu halde; evlatlarımızın zeki olanlarından bir kısmını da ilim yoluna vakfetmek zorundayız. Her kes benim oğlum, doktor, mühendis, öğretmen, esnaf vs. meslek erbabı olsun deyip ilmi tamamen boş verirlerse, ümmet olarak hep beraber günahkâr oluruz. Bu kötü gidişatın en büyük sebebi cehalettir ki; bu katlanarak devam eder.

Konuyla ilgili bazı ayet ve hadisler:

“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”(Zümer 39/9)

“Allah içinizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini

“Allah’tan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar.” (Fâtır 35/28)

“Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır.” (Buhari, Müslim, ebu Davud, Tirmizi, Riyazus salihin H no= 1384)

“İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, ebu Davud, Tirmizi, Riyazus salihin H no= 1386)

“İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, Riyazus salihin H no= 1488)

“Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz ki Allah, melekleri, gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve balıklar bile insanlara hayrı öğretenlere dua ederler.” (Tirmizî, Riyazus salihin H no=1390)

“Allah Teâlâ ilmi, insanların hafızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat âlimlerin vefatıyla yeryüzünden alır. Derken  âlim kalmayınca, insanlar bir kısım cahilleri kendilerine lider edinirler. Onlara sorulur; onlar da bilmedikleri halde fetva verirler. böylece hem kendileri sapar düşer, hem de insanları saptırırlar.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Riyazus salihin H no= 1395)

Muhammed Özkılınç

YouTube
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

webnorya ✔ © - Muhammed Özkılınç