Eş Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken Konular
Kapitalist kültür, her gün biraz daha bizi manevi değerlerden uzaklaştırıp, maddeye kul köle yapmada mesafe kat ediyor. Hâlbuki tüm maddi değerleri kendileri gibi fani olan bu âlemde bırakıp gideceğiz. Hepimiz bunu iyi biliyoruz. Ancak zaaflarımıza yenik düşüyoruz. İşte yuva kurmakta da aynı zaaflara yenik düşersek, dünyamız zindan, ahiretimiz azap olur. Allah (cc) korusun. Evliliği dünya ahiret, huzur ve saadete çevirmek için gereken şartlardan bazılarını da bu ikinci yazımızda paylaşalım. Allah (cc) yuvalarımızı İslami yuvalar, nesillerimizi de Muhammedi nesiller eylesin.
- Dikkatli olmak, iyi araştırmak ancak aşırı seçici olarak evlenmeyi çıkmaza sokmamak… Özellikle yaş kısmen kemale erip, hayatın yokuşlarını inişlerini anlama yaşına gelenler, bu hataya düşmektedirler. Şunu unutmayalım ki, evlenmek fıtrî bir ihtiyaçtır ve bunu tıkaçla tıkayamazsınız. Ya vakti gelen çocuklarınızı geciktirmeden kolayca birbirleriyle evlendirirsiniz ya da gayri meşru ilişkilere kapı aralamış olursunuz.
- Eşler arasında denkliğe dikkat etmek. Denklik denge demektir. Her şeyde olduğu gibi, evlenip yuva kurmada da denge esastır. Denge bozulunca ölçü kaçar, huzur kalmaz. İslâm hukukunda denklikten maksat, evlenecek eşler arasında dinî, ekonomik ve sosyal seviye bakımından yakınlık ve denklik bulunmasıdır. Bu denkliğin, hem çiftler arasında, hem de hısımları arasında saadet, huzur ve sevgiye vesile olacağı düşünülmüştür.
Mezhepler, evlenecek kişiler arasında dindarlık bakımından eşitlik bulunmasının kesinlikle gerekli olduğu görüşünde birleşmişlerdir. Bunun yanında Hanefîler, erkeğin soy bakımından, kadından daha aşağı olmaması gerektiğini söylemişlerdir.
Denklik evlilik için şart değildir ama evliliğin sağlıklı devamı için daha iyi olur. Ayrıca denklik şıkları zaman, mekân ve şahıslara göre değişebilir. Duruma göre bunlara ekleme çıkarma yapılabilir. Örneğin ilim irfan denkliği, konum ve kariyer denkliği, boy bos, endam vs.
- İstişareye ehil kimselerle yeterince istişare yapmak… Boşa dememişler, “danışan dağı aşmış, danışmayan
yolu şaşmış.” “Akıl akıldan üstündür” “başına gelen hekimdir” bu gibi
atasözleri asırların birikimi ve nice tecrübelerin eseridir. “Rablerine
icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile
olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler”
(Şura 38) “İstihâre eden aldanmaz,
istişare eden pişman olmaz, iktisat eden (tutumlu harcayan) yoksul olmaz.” (Taberânî, el-Câmiu’s-Sağîr, Keşfu’l-Hafâ, 2/242)
Bu rivâyetin senedinde çok zayıf bir kişi vardır. Hadis zayıf olmakla birlikte, ruhu ve anlamı itibarıyla doğrudur. Enes (ra): “Arkadaşları ile istişarede Hz. Peygamber kadar ileri giden bir başkasını görmedim” der (Tiremizi, Cihad 34) “Kim bir işe girişmek ister de, o hususta Müslüman biri ile müşavere ederse Allah onu işlerin en doğrusunda muvaffak kılar.” (Kütüb-i Sitte, 16. Cilt) - Güzellik, mal ve soy göz önünde bulunmalı ama asıl olan din, takva ve güzel ahlaktır. Kısacası manayı maddenin önünde tutmak… Resulullah(sav) şöyle buyurur: “Kadın dört şeyi için nikâh edilir; malı soyu güzelliği ve dini. Sen dindar olanını seç ki elin bereket bulsun.” (Buharî Nikâh 15; Ebu Davud Nikâh 2; Nesaî Nikâh 13; ibn Mace Nikâh 6; Darimi Nikâh 4; Malik Nikâh 21; Ahmet bin Hanbeli III 428.) Diğer bir hadis, bunun aksini yapanlara çarpıcı bir uyarı yapar: “Kim bir kadınla sadece soyu, şerefi ve itibarı için evlenirse, Allah o kimseyi zelil eder. Kim bir kadınla sadece malından dolayı evlenirse, Allah onu fakir kılar. Kim de gözünü haramdan korumak, ırz ve namusunu muhafaza etmek, akrabası ile ilişkilerini devam ettirmek için evlenirse, Allah bu evliliği iki taraf için de hayırlı ve uğurlu kılar.” (Terğib ve terhib 4/206, Taberani) Unutmayalım ki bir yuvanın huzur, sükûnet ve selameti, eşler arasında sevgi, saygı, hoşgörü iledir. Bunun olması da din, iman ve takvayı gerektirir.
- Mecbur olmadıkça çalışan değil, dışarda çalışmayıp, içeride evinin hanımı ve çocukların annesi, dolayısıyla toplumun ustası ve öğretmeni olmayı hedefleyeni tercih etmek. Bilindiği üzere kadınlar neredeyse erkekler misale her işe girip çalışır oldular. Yaratanın koyduğu ölçülere ters olan bu uygulama, birçok sorunları da beraberinde getiriyor. Böyle devam ederse gelecek günler çok daha acı olacak. Çalışan bir kadın; eşine eşlik yapamaz. Çalışan kadın çocuk yapamaz, yaptığı bir iki çocuğa da annelik yapıp hakkıyla bakamaz. Çalışan kadının kendi huzuru olmaz ki eşine yuvasına huzur versin. Aksine işin ağır yükü altında ezilerek huzur dilencisine dönüşür ama onu da bulamaz. Çalışan kadın, eşine “sen sensin, ben de benim demeye adaydır.” Böyle bir ailede ise huzur ve selamet olamaz.
- Başta kocaya itaat olmak üzere belli başlı şartları net olarak konuşmak gerekirse yazılı olarak akitleşmek. Maalesef birçok sorunun kökeninde, kadının eşine itaatsizliği vardır. İtaat var oldukça, diğer ufak tefek sorunları kolaydır. Kadını itaatsizlik ve sertliğe götüren bir sebep de ailesinin kocasına karşı kadını destekleyerek, onu isyan teşvik etmeleridir. Her hangi bir sorun oluştuğunda kadının ailesi, kocan haklıdır. Kocanı dinlemek ve itaat etmek zorundasın deseler, bu bile birçok sorunu hemen büyümeden çözecektir. Ama aile, “biz kızımızı yerde mi bulduk” diyerek savunmaya hatta kışkırtmaya kalkışırlarsa, ailenin altına bizzat dinamit koymuş olurlar.
Sade, mütevazı, israf huyu olmayan, iktisatlı olan eşin yanında, aynı zamanda sade az masraflı evliliğe talip olmak. Lüks, israf ve fuzuli masraflardan sakınmak… Maalesef lüks ve israf, son asrın, büyük belalarındandır. Ve birçok felaketin sebebidir. Aile huzursuzluğu ve birçok sorunlar da yine lüks, israf ve konfor kaynaklıdır. “Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf Suresi 7/31) “Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda kalmışlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir. (İsra 17/27, ) Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç