Fanatizm Kör Ve Sağır Eder 3
Fanatizm denince akla bazen topçu popçu gibileri gelir. Diğer yandan körü körüne bir tarikata bağlı sofi gruplar vs. de gelir. Ancak ülkemiz ve İslam diyarında fanatizmi sistematik hale getiren, kurumsallaştıran şu üç grup, herhalde en tehlikeli ve en aşırılarıdır. Tüm fırkalarıyla; ŞİA, TEKFİRCİ HARİCİLER VE FETÖ gibi, şahıs merkezli ve şahsı takdis eden oluşumlar… Bunlar halen ümmetin püsküllü belası olup uzun bir müddet de olmaya devam edeceklerdir.
Bu grupların fanatizm örneklerini köşe yazılarına sığdırmak mümkün değil… Ancak kısmen tanınmaları ve fanatizmin onların gözlerini kör, kulaklarını sağır ettiğini vurgulamaya da ihtiyaç vardır kanaatindeyim. Genç nesiller bu gibi tehlikeli yapılara karşı uyarılmasa, kendilerini bu oluşumların içinde buluverirler. Hatta bu uyarıların arada bir tekrarlanmasına da ihtiyaç vardır.
Daha önce bunların ikisini paylaşmıştım. Tekfirci haricilere gelince, onlar da onlarca gruba ayrılmış durumdadırlar. Ortak özellikleri selefilik ismini kendilerine kılıf yapmalarıdır. Hâlbuki selefilik, sahabe, tabiin ve tebe-i tabiin döneminin hadis ekolüne denmektedir. O dönemin salih ve halis selefileri, bu zamanın çakma selefileriyle asla karıştırılmamalıdır.
Gerçek Selefiye’nin en uzak olduğu konulardan biri, tekfir hastalığı ve tefrikaydı. Onlar tefrikadan öyle uzaktılar ki bir kısmı Ali (ra) ve Muaviye (ra) arasında vuku bulan ihtilafa dâhil olmamak için, tarafsız kalıp savaşa dahi katılmamışlar, katılanlar da onları ayıplamamıştır. Bu günkü gibi iki taraf birbirini tekfir etmemişlerdir.
Ancak bu gün adeta selefilik adını karalamak için piyasaya çıkmış olan grupların en belirgin özelliklerinden biri tekfircilik, diğeri tefrikadır. Tabi tefrika sebep-sonuç gibi fanatizmin doğal bir parçasıdır. Dolayısıyla tefrika sadece tekfirci hariciler ve mezkûr diğer iki grubun değil, tüm fanatiklerin üretmeye devam ettiği büyük bir beladır.
Tekfirci hariciler, ağlarına düşürdükleri iyi niyetli ama cahil kimselere, öncelikle kendi şablonlarına uygun olarak ürettikleri; iman-küfür ve tevhid-şirk konusunu işlerler. Bu işlem tam tamamlanınca akabinde tek mümin taifenin, tek tevhid grubunun kendileri olduğuna, kendilerinin dışındakilerin kâfir olduklarına ikna ederler. Tabi bunların yanında, cihad, takva vb. konuları da yan etkenler olarak kullanırlar. (Tarihteki hariciler gibi zahiren takvalarına diyecek yoktur.)
Bu işlem tam olarak sonuçlandığında, taraftar bir nevi biyonik robot haline gelmiştir. Kendilerinin dışında herhangi birilerinin ayetlerle, hadislerle, delil getirmeleri, müctehid ulemadan bahsetmelerini duymazlar adeta. Çünkü karşıdaki bir kâfirdir, dolayısıyla sözünü itibar edilmez. Mürted’dir zaten katli mubah hale gelmiştir, o halde kendi abileri dışındakiler kim olursa olsun, ne konuşursa konuşsun boştur.
Garip ama gerçek… Her sözünde ayet, hadisle delil getiren, harici, tekfirci fırka, kendilerinden olmayan herhangi birilerinin delil olarak sundukları ayet ve hadislere kapalıdır. Fanatizm onları başkalarının söylediklerine kör ve sağır etmiştir. Öyle ki kendi abilerinin, mürşitlerinin, liderlerinin sözleri ayet ve hadislerin üstündedir. Çünkü ayet ve hadislere artık kendi liderlerinin gözlüğüyle bakmaya başlamışlarıdır. İslam’ı Kur’an’ı, sünneti en iyi kendi liderleri bilir ve değerlendirir. Dolayısıyla liderleri ne söylerse zaten ayet ve hadistendir.
Şimdi ayet hadis diyen tekfirci haricilerin, en çok düşman bildikleri; Şia’dan, şeyhlerini la-yus’el kabul eden sofilerden ve körü körüne Pensilvanya’ya bağlanan zavallılardan ne farkları kaldı… Böylece bu fanatik gruplar, her ne kadar birbirleriyle kanlı bıçaklı görünseler de, özde birleşmiş oluyorlar. Ötekileştirmek, kendilerinden başkasını kabul etmemek…
Bunların ortak özelliklerinden biri, bağlandıkları kişi veya oluşumları, her şeyin ve herkesin üstünde görmeleridir. Kendi taraflarını aşırı severken, karşı tarafa kin ve nefretle dolup taşmalarıdır. Dolayısıyla kör ve sağır olmaları çift taraflı ve katmerlidir. Hem aşırı sevmek hem de aşırı nefret… Kendi cenahlarını aşırı sevmek, karşı cenahtan nefret… Böylesi grupların önemli bir özellikleri de ümmet düşmanları tarafından ümmete karşı taşeron olarak kullanılmalarıdır. Kendileri çoğu kere kullanıldıklarının farkında dahi olmazlar. Yetki makamında olmayan kalabalık kitleleri zaten kullanıldıklarını bilmez, kabul da etmezler. Çünkü onlar iyi niyetle ve ihlasla oradadırlar. Bu iddiaları dillendirenlere karşı kin ve nefretleri daha da artar… Ancak ne yazık ki manzara-i umumi böyle… Rabbim cümlemizi her tür fanatizm hastalığından korsun. Âmin… Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç