Hani Hoşgörü
Husumet Fedaileriyiz Muhabbete Vaktimiz Yok!
Takriben 25 yıldır hoş gürüyle yatar, hoş gürüyle kalkarız. Pensilvanya ihanet çetesinin reisi, terleyen cumhurbaşkanından daha fazla koşturuyor, gidiyor geliyor, oturuyor kalkıyor, görüşmeler yapıyordu. Dinli dinsiz, sağcı, solcu, Yahudi Hristiyan, her renkten, her cenahtan insanlarla görüşmeler yapıyordu. İslamcılar! Hariç. Aslında kimlik Müslümanı olmayan Müslümanlar hariç demek daha yerinde olur. O denemi bilenler biliyor.
Biz Kur’an ve sünnet ruhunun tersine işleyen bu hoşgörüyü eleştirdiğimiz zaman da bizi insafsızlıkla, haset etmekle vs. itham ediyorlardı. (itham edenlerden niceleri şimdilerde bizden özür diliyorlar ama…) Allah (cc) buyuruyor: “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (maide 5/54) “Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır (…) “(Fetih 48/29)
Pensilvanya örgütünün bir zamanlar en çok kullandıkları sloganlardan biri: “MUHABBET FEDAİLERİYİZ HUSUMETE VAKTİMİZ YOK.” Şeklindeydi. Ama şu anki gelişmeler gösteriyor ki bu takiyyeci, sinsi, hain örgüt, tam tersini yapıyormuş. İhanetin kilometre taşlarını döşerken fark edilmemek için kullandığı bir kamuflajmış HOŞGÖRÜ, MUHABBET vs.
İktidarın ayaklarına serdiği devlet imkânlarıyla, güya Ergenekon’u çökertirken, kendi Ergenekon’unu tahkim ediyormuş. Aslında onların yaptığı, Ergenekon’la mücadele değil de Ergenekon içindeki çürük kısımları ayıklamak… İleride yapmayı planladıkları derin darbede sorun çıkarabilecek unsurları temizlemek… Tabi bir taraftan da paralel devletin ağlarını örmek…
Yapının alt tabakalarındaki saf iyiniyetli ana kuzularının tabi ki bu kafakol hareketlerinden haberleri olmayabilir. Ancak şimdi her şey ayan beyan ortadayken hala hain tarafın safında kalmayı sürdüreneler, eğer meşru bir mazerete binaen değilse, onlar da ihanetin ortağıdırlar.
Daha hala dinlemelerin, tapelerin, düzmece ihbar mektuplarının, yasallığından, mahkeme kararlarıyla yapıldığından falan dem vuruyorlar. İnsanları enayi yerine koyuyorlar. Bu kararları alan hâkim ve savcıların, uygulayan emniyetçilerin, işbirliği yapan memur ve bürokratların, ihanetin piyonları olduklarını gözden kaçırdıklarını zannediyorlar. Suçüstü oluyorlar. Bir taraftan paralel yapı yok diyorlar, diğer taraftan kısmen bulunup bin bir belayla yargı önüne çıkarılan ihanet çetesinin elemanlarını ölesiye savunuyorlar. Ne yaman çelişki…
Hoşgörü/muhabbet; ülkenin seçilmiş, cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlarına, milletvekillerine ve bilcümle hükümete salya sümük küfretmeler, kara propagandaların neresinde? Bunca ihanetlerin farkına varan bürokrat ve memurlara, düşman ve vatan haini muamelelerinin neresinde? Bu gerçekleri görüp yazan, konuşan gazeteci ve araştırmacıların hakkında kendi savcılarınız ve hâkimlerinizi harekete geçirerek açtığınız davaların neresinde? Yine gerçekleri görüp çetenizi terk eden ve yapabilirse ihanetlerinizi gündeme getiren vatan evlatlarınıza kin, nefret, hiddet ve şiddetle yapılan saldırıların neresinde?…
Şimdi hiç hoşgörüden bahsetmiyorsunuz. İhaneti görüp karşı çıkanları hainlikle suçluyorsunuz. Gücünüzü onlara katlamakta size yardım eden iktidarın altını oymak için dâhili ve harici bedbahtlarla işbirliği yapıyorsunuz. Aslında açıkça ülkenin altını oyuyorsunuz. Hani hoşgörü, hani muhabbet?
Eğer bir zamanlar dilinize pelesenk ettiğiniz hoşgörü ve muhabbette samimi olsaydınız, şimdi hemen tevbe edip sineyi millete dönerdiniz. Suçlarınızı itiraf ederek milletten özür, Allah (cc) tan da af dilerdiniz. İşte o zaman hizmetleriniz kaldığı yerden devam eder, ülkenize ve ümmete diz çöktürmek isteyen derin güçlerin tekerine çomak sokmuş olurdunuz. Kim bilir belki de onların diz çökmelerinde pay sahibi olurdunuz. Ama…
Şu an size en güzel uyan slogan başlıktaki ifadeler: “Husumet fedaileriyiz, muhabbete vaktimiz yok.” Ne diyelim Allah (cc) hidayet eylesin. Amin…
Muhammed Özkılınç