İstikamet Kolay Değil

Şu kısa ömrümüzde nice değişimlere şahit olduk. Daha önce gaflet, cehalet vb. sebeplerle dalaletteyken hidayet bulup, kötüden iyiye, şirkten tevhide, küfürden imana dönerek yaşanan olumlu yöndeki değişimler de bir değişimdir. Ama elbette beklenen, ümit edilen ve hayırlı değişimlerdir. Ancak bu değişmelerden en garip, en çarpıcı ve en acı olanı, insandaki temel ilke, inanç ve akidesinin tersine yaşanan savrulmalardır. Yıllarca sağcı yaşadıktan sonra solcu olan, kapitalistken komünist olan, mazlumların safındayken zalimlerin safına geçenler vb.
Siyasi sahalardaki değişim ve savrulmalar, bunun en bariz örneğidir. Dindar tabanlı bir partinin, tarihi boyunca dinle kavgalı olan bir partiyle ittifaklara girmesi… En sağdaki bir parti bireylerin, en soldaki bir partiye transfer olmaları… Ya da pazara kadar değil, mezara kadar beraberiz diyenlerin, cumartesi gelmeden sözünü yutup ayrılmayacağım dediği partiden veya bir kuruluştan ayrılması…
Diğer yandan uzun yıllar çok iddialı bir şekilde, siyasi çalışmaları reddetmekle kalmayıp parlamentoya girmeyi, idari kadrolarda bulunmayı, hatta oy kullanmayı küfür sebebi sayan kimi şahıs ve çevrelerin, tam tersi yöne savrulmaları da çok ironi bir durumdur. Bu kişi veya çevrelerin bir kısmı bizzat parti kurma yoluna giderken, bir kısmı da siyasi vs. bazı rantlar uğruna iktidar partisinin kapısında takla atmaya devam etmektedir.
İşin garibi bu kişi ve kuruluşlar kendi tabanları veya çevrelerinin büyük bir kısmını bir şekilde ikna etmektedirler. Tabi bu denli keskin virajlar ve u dönüşlerini içlerine sindiremeyip savrulanlar da olmaktadır. Tabi her dönüş ille de kötü değildir. Asıl demek istediğimiz, istikamet gerçekten kolay değil. Önemli olan istikamet üzere olmaktır. Eğer yönümüz yanlışsa zaten vakit kaybetmeden doğru istikamete doğru dönmeliyiz. İstikameti doğru tespit etmek şartıyla.
İşin bir başka yönü de böyle beklenmeyen tersine değişimler ilk anda birçoğumuza garip gelir. Hatta bir kısmı, ilk duyduğumuzda bizi şoke eder. Ancak şok anı geçip sakinleyince, bunların acı da olsa insan hayatının birer gerçeği olduğunu anlarız.
Esasen Kur’an ve sünnet bilgisi olan bir mümin tüm bunlara hazırlıklı olmalı. Zira nice ayet ve hadislerde bu gerçeğe dikkat çekildiği gibi, bazen sarahaten de vurgulanmıştır. Mesela hemen şu ayetler: “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra da onu aşağıların en aşağısına döndürdük.” (Zilzal 95/4-5) buradaki ifade sadece fiziki açıdan değil manevi açıdan yaşana tepe takla değişikliklere de işarettir.
İnsan çocukluk ve gençlik yıllarında taptaze bir tene bir tene, güce kuvvete sahipken, yaşlanınca güçten takatten kesiliyor, Fiziken de kimi zaman acınacak bir hal alıyor. Diğer taraftan, insan kendisini yoktan var eden Rabbinin emir ve yasaklarına göre yaşadıkça eşrefi mahlûkat iken, sonra tersine dönüp hayvanlardan daha aşağı dereceye düşebilmektedir. “Andolsun ki, cinler ve insanlardan çoklarını cehennem için yarattık, onların kalpleri vardır ki, onlar ile anlayamazlar ve onların gözleri vardır ki, onlar ile göremezler ve onların kulakları vardır ki, onlar ile işitemezler. Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlar daha sapıktırlar. İşte gâfil olanlar onlardır.” (A’raf 7/179)
Resulullah (sav) de insanda olabilecek
değişikliğe en açık bir şekilde şöyle ifade eder: “…
Kendinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki, sizden biri
cennetliklerin amelini işler, o kadar ki cennetle kendi arasında bir zir’a
mesafe kalır. Ancak hakkındaki yazı/kader tahakkuk eder, cehennemliklerin
amelini işlemeye başlar ve sonunda cehenneme girer. Yine sizden birisi,
cehennemliklerin amelini yapa yapa, cehennemle kendisi arasında bir arşın
mesafe kalacak hale gelir. Fakat hakkındaki yazı/kader ona üstün gelir,
cennetliklerin amellerini işlemeye başlar ve sonunda cennete girer.”
(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve İbn Mace)
Sonuç itibariyle demek bize beklenmedik gelen nice böylesi değişmeler ya da maske çıkarmalar daha çok yaşanacaktır. Buna önceden hazırlıklı olalım ki, hayal kırıklığına düşmeyelim. Tabi ona göre tedbirlerimizi de alalım ki, olası zararları en aza indirelim.
Farklı rivayetleri bulunan ve Resulullah (sav) ın çokça yaptığı şu duadaki ifadeler de önemlidir. “Ey kalpleri evirip eviren! Kalbimi senin dinin üzere sabit kıl.” Çünkü hem hak yoldan sapmama konusunda samimi bir duadır. Hem de olası değişmelere dikkat çekip uyarıyor. Ta ki ayaklarımız kaymasın… Hak üzere sebat edelim… Basit bir takım menfaatler, süfli arzular ve fani değerler uğruna inancımız ve temel ilkelerimizden taviz vermeyelim. Allahım! Bizi sıratı müştekimden ayırma. Ayaklarımızı hak üzere sabit kıl. Âmin! Subhaneke… Bihamdike… Esteğfiruke…
Muhammed Özkılınç