Kriz İslam’da Değil Vahşi Batıda
28 Şubat sürecinin fırtına gibi estiği, kokoreççilerin, berberlerin bile fişlendiği dönemler. Binlerce Kur’an kursu ve İmam Hatip okullarının kapatıldığı, camilerde elifba bile öğretmenin yasak edildiği zamanalar. İşte o dönemler meşhur siyasetçi Demirel (toprağı bol olsun) şöyle demişti: “Bir şeyler yolunda gitmiyor, sorunlarımız var. Kur’an’ı Kerim’in 234 ayeti bu zamanımıza uymuyor. Dolayısıyla pozitif hukuk uygulanmalıdır.”
Zannedersiniz ki, ülkede yaşanan sorunları sebebi, Kur’an’ı Kerim’in hükümleri yani Allah’ın (cc) şeriatının uygulanmasındandır. Peki bu birilerinin sesi olan zavallı, 1920’den beri Allah’ın (cc) şeriatının lağvedildiğini, hilafetin kaldırıldığını bilmiyor mu? Harf devrimi adı altında Kur’an’ı Kerim’in öğretilmesinin yıllarca yasak edildiğini bilmiyor mu? Neredeyse yirmi yıl boyunca Arapça ezan okumanın dahi yasak edildiğini bilmiyor mu? Tüm bu yasaklar bahanesiyle kurtuluş savaşında şehit olanlardan daha fazla ulema ve İslam davetçisinin infaz edildiğini, ondan kat kat daha fazlasının da sürgün yediğini bilmiyor mu? Elbette biliyor.
Ama mülkün sahibi ve yoktan var eden Allah’ın (cc) hükümranlığına baş kaldırmanın tüm bu felaketlerin sebebi olduğunu gözlerden kaçırmaktır geye. Asıl işleri içinden çıkılmaz yapan, insanların kendi nakıs akıllarıyla koydukları sistemleri dayatıp ilahi sisteme sırtlarını dönmeleridir.
Şimdi biraz da küresel düşünelim. Mezkûr siyasetçiyle aynı kaynaktan beslendiği belli olan ve her geçen gün kamuoyunun güvenini kaybeden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, son olarak “İslam bugün dünyanın her yerinde krizde” ve “Planladığımız stratejinin dördüncü ekseni, Fransa’da aydın/aydınlatılmış bir İslam inşa etmektir; dış etkilere bağlı İslam’a ihtiyacımız yok” mealindeki iddia ve hezeyanlarını sarf etti. Bu meyanda ayrıca “Türkiye, Fas ve Cezayir’in imamlarını eğitmesine son vereceğiz” açıklamasını da yaptı.
Macron’un meclise sunmayı planladığı “aydınlatılmış (!) Fransa İslam’ı” oluşturma yasası aslında Fransa’da Müslümanları tamamen sindirip asimile etme amacı taşıyor. Bu haliyle yasa, Fransa ve Avrupa Müslümanları için etkileri uzun vadede ortaya çıkacak teo-politik ve psikolojik bir operasyondur. Bu yasayla Fransa’da İslam’a karşı “fundamentalist/radikal İslam”, “politik İslam” kara propagandası aşamalarından “ayrılıkçı/separatist İslam” aşamasına geçilmektedir.
Biz bu filmi daha önce çok görmüştük. Komünizmin çökmesi ve CENTO’nun dağılmasından sonra tüm küresel derin güçler, koro halinde: “bundan böyle düşmanın rengi yeşil” demişlerdi. Yani zaten düşman gördükleri ve yıllarca haçlı savaşları vs. düşmanlıklarını kustukları ıslama, yeniden kinlerini açık etmişlerdir. İşte o gün bu gündür, bu düşmanlık gizli aşikâr devam ediyor.
Bizim mahalledeki aynı batı piyanları da yıllarca “Anadolu İslam’ı” “Türkçe ibadet” “Arap İslam’ı” “acem İslam’ı” vs. algılarını devam ettirmediler mi? İşte batılı mülhidler de “ABD İslam’ı” “Almanya İslam’ı”, “Fransa İslam’ı”, “Hollanda İslam’ı”, “İngiltere İslam’ı” gibi alt versiyonlara sahip bu kavram, özellikle 11 Eylül 2001 hadisesi sonrasında, sözü edilen ülkelerde olduğu gibi, Avrupa vs. batılı ülkeler de siyasî bir proje olarak hep devredeydi.
Şimdi tüm İslam düşmanı klik, loca, mahfil vs. karanlık odaklarının tüm borazanlarına sesleniyoruz. İslam’ı devre dışı bıraktığınızdan beri dünya hiç hayır yüzü gördü mü? Hiç emniyet ve huzur içinde bir gün gördü mü? Savaş, katliam, kan, gözyaşı, feryat ve figanın olmadığı, bir anı var mı? Terör, kaos, buhran, bunalım ve krizlerin yaşanmadığı bir gün gördü mü?
Ey küresel baronlar, liderler (!) ve idarecilik oynayan zavallılar. Biraz mertlik, namus, vicdan, izzet ve hasiyetiniz varsa, itiraf edersiniz. Bu kapkara tablo sizin eseriniz. Tamamı da sizin koyduğunuz beşerî sistemlerin eseri. Siz haddinizi aştınız. Kâinatın yegâne malikini yok saydınız. Onun hükümranlığına kafa tuttunuz. Bu sebeple iflah olmayacaksınız. Battıkça debelenecek, debelendikçe batmaya devam edeceksiniz. Bekleyin, görün bakın daha nice krizler görüp yaşayacaksınız.
Asırlardır yeryüzünü fesada boğdunuz. Milyar sayıda mazlumları vatanlarından, evlerinden, evlatlarından ettiniz. Açlık ve susuzluk ve hastalıklara mahkûm ettiniz. Tüm bunların sebebi sissiniz ve sizin insanlığa dayattığınız ibahiye sistemleridir. Kendinizi ilah yerine koyup bırakın İslami, insani değerleri dahi yok ettiniz. Dolayısıyla siz de sizin sistemleriniz de yok olmaya mahkumdur. Islama gelince, kıyamete kadar dimdik ve sapa sağlam kalacak ve eninde sonunda sizden tüm bunların hesabını sizden soracaktır. Subheneke… Bihamdike… Esteğfiruke…
Muhammed Özkılınç