Oy Kullanmak Caiz (mi?) 14
Oy kullanmak caiz değildir diyenlerin başka bir delili de aşağıdaki ayetler. Bu gün o ayetleri değerlendireceğiz. Göreceksiniz ki bu ayetleri şablonlarına delil yapanların ilmi derinlikle ilgileri yok. Ayetlerin sadece meali onlar yetiyor.
Nisa 140, En’am 68 ve mecliste bulunma
“Allah size indirdiği kitapta, onun ayetlerini inkâr edildiğini ya da alaya alındığını işittiğinizde başka bir konuya geçmedikleri sürece onlarla bir arada oturmamanızı, yoksa sizin de onlar gibi olacağınızı bildirdi. Hiç kuşkusuz Allah münafıklar ile kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir” (Nisa4/140)
“Ayetlerimiz hakkında asılsız sözlere dalanları gördüğünde (onlar) başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana yanlarından kalkmayı unutturursa, hatırladıktan sonra sakın o zalimler ile birlikte oturma. Gerçi günahlardan sakınanlara onların hesabından hiçbir sorumluluk düşmez. Fakat söz konusu olan hatırlatmadır… Ola ki, sakınırlar. (En’am 6/68,69)
Bu ayetlerin sebebi nüzulleri ve tefsirindeki detaylar, konumuzun dışına taşacağı ve konumuzu da dağıtacağından dolayı uzun uzadıya buraya almadık. Bu konuda tefsirlere bakılabilir. Ancak konumuzla alakalı birkaç alıntıyı da not etmeden geçmeyelim. İmam Fahreddin er -Razi Nisa suresi 140. ayetin tefsirinde şunu kaydeder. “ilim ehli şöyle demiştir; Bu ayet küfre razı olanın kâfir olduğuna ve bir münkiri gördüğünde de ona razı olup, o münkeri işleyen kimselerin arasına katılırsa, işlemese bile günahta onlarla aynı olduğuna delildir.
Ancak bu durum anlarla beraber olanın münkere rıza göstermesi halindedir. Ama münkerden hoşlanmayıp ve buğz etmesine rağmen takiyye veya korku gibi bir sebeple onlarla beraber oturuyorsa durum böyle değildir. (Fahreddin er-Razi a.g.e. C.11 S.82) İbni Kesir ise, aynı ayeti “Onlarla beraber oturup, dil uzatmalarında, onlara katılıp ikrar ederseniz onlar gibi olursunuz” şeklinde tefsir etmektedir. (a.g.e. c.3 s,43 Enam suresi 68. ayetin tefsiri ) Muddessir suresi 46. ayette de bu manaya (münkere katılma manası) işareti vardır.
Fahreddin er Razi Enam 68. ayetin tafsilatlı tefsirinde “onlardan yüz çevir.” ifadesi çerçevesinde “Bu yüz çevirme onların yanından kalkıp ayrılma dışında bir şey olur mu? diye bir soru sorup sonrada şöyle cevaplamaktadır “Ayetin lafzının zahiriyle hükmedenler bunu caiz görmemişlerdir. (orayı terk etme dışında bir davranışla tavır koymayı caiz görmemişlerdir) Ancak asıl, muteber olan manadır, diyenler ise caiz bunu görmüşlerdir. Zira burada önemli olan onların o kötülüklerini inkâr ettiğini izhardır. Oradan ayrılmadan bu inkârı izhar eden herhangi bir tavır sergilemek caizdir.” ( a.g.e. c. 13 s. 27 )
Resulullah (s.a.v.)’ın şu hadisinde adeta bu cevazın aşamaları anlatılır. “Sizden kim bir münkeri görürse, onu eliyle düzeltsin. Eğer eliyle düzeltmeye gücü yetmezse, onu diliyle düzeltsin. Eğer diliyle de düzeltmeye gücü yetmezse, ona kalbiyle buğz etsin. Bu da imanın en zayıf derecesidir.” ( Müslim )
Dr. Vehbe Zuhayli Enam 68. ayetin tefsirinde şunu kaydeder: “Rivayet olunur ki (bu ayetin nüzulü üzerinde) Müslümanlar dediler ki: Müşrikler Kur’an ile her alay ettiklerinde kalkıp ayrılırsak, mescidi haramda oturma ve tavaf imkânımız kalmaz. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) onlara ruhsat verdi.” 69. ayetteki “ Takva sahiplerinin üzerine onların hesaplarından bir şey yoktur” şeklindeki ifadenin, Nisa 140. ayetteki “ Onlarla oturursanız siz de onlar gibi olursunuz.” İfadesiyle nesh olunduğu görüşünü -ki bu zayıf bir görüştür.- kabul etmeyerek şöyle demektedir: “ Bu ayet mensuh olmayıp, hükmü devamlı geçerlidir. Yanlarında oturmakla onların hesaplarından size herhangi bir şey yoktur. Onların yanında bulunup uyarın ve caydırın. Eğer kabul etmezlerse hesapları Allah’a aittir.” ( Tefsir El Munir c. 7 s. 249, 251)
Tüm bu açıklamalardan anlaşılan odur ki, önemli olan İslam’ın maslahatıdır. Eğer maslahat müşrik ve münafıklarla oturup uyarmak suretiyle onların saldırılarından vazgeçirmek ise oturmak daha evladır. Yok, eğer onların meclislerini terk ederek tavır koymakla onları saldırılarından vazgeçirmek daha kuvvetli bir ihtimalse terk etmek daha evladır.
Şimdi başımızı avuçlarımızın arasına alıp düşünelim, İslam’ın ve Müslümanların maslahatı mecliste bulunmakta mıdır, terk etmekte midir? Bugün bütün münafık ve müşrikler meydanın boş kalıp İslam’a ve mukaddesata istedikleri gibi saldırabilmek için, tek bir Müslüman’ın dahi mecliste bulunmasını istemezler. Hatta devletin irili ufaklı hiçbir kademesinde, üzerinde iman bulaşığı bulunan hiç bir kimse kalmaması için didinip duruyorlar. Bu konularla ilgili “ B.Ç.G.”nin bir çok dayatmaları hala sırada bekliyor. Müslümanlar mecliste bulundukları ve güçlendikleri oranda, onlara engel olabilirler.
Kaldı ki İslam’a saldırı Kur’an, Peygamber ve tüm mukaddesatı alaya alıp, dalga geçme, meclisten binler kat daha fazlasıyla; internet, TV, okul kitapları, her tür medya ve kitle iletişim vasıtalarında, dolayısıyla bütün vatan sathında yapılmaktadır. Nereyi terk edip nereye gideceksiniz? Aksine meclisten vs yönetim kadrolarından uzak kaldıkça bu sorunlar çoğalmaya devam edecektir. Ama meclis ve yönetim kademelerinde güçlendikçe bu rezaletin önüne geçebilme imkânınız da çoğalacaktır. Müslümanlar yıllarca bu yanılgı sebebiyle, baro ve diğer hukuk kurumları, sendikalar, basın, sanat, odalar, birlikler, dernekler vs. sivil toplumlarını ihmal ettiklerinden dolayı bir çok fırsatları kaçırdılar, çok şey kaybettiler ve hala kaybetmektedirler…! Tüm bu gerçekler gün gibi meydanda iken Müslümanları her taraftan tecrit etme çalışmaları karanlık bir takım merkezlerden (ulusal-global gizli-aşikar) programlanıyor olmasın! Hiçbir Müslüman’ı itham etmek kastında değiliz, şayet ortada böyle karanlık bir oyun varsa maalesef birçok Müslüman iyi niyetle de olsa buna figüran olacak saflıktadır. Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke…
Muhammed Özkılınç