Muhammed Özkılınç – Eğitimci ve Yazar – muhammedozkilinc.com

Oy Kullanmak Caiz (mi?) 6

“İki şerden hafif olanı tercih edilir” “Ağır zarar hafif zararla izale edilir”

               Bu iki cümle İslam’ın temel ilkelerini açıklayan usulü-l fıkıhtan birer kural olup, üzerinde iyice düşünülmesi gerekir. Bu vb. kurallar bize çıkış yolları gösterirken biz ısrarla ön yargılarımızın mahkûmu olup kendi aleyhimize yolları daraltıyor veya kesiyor, kapıları kapatıyoruz. Var olan ruhsatları tercih etmek, kesinlikle taviz vermek olmadığı gibi sapmak da değildir.

               Bilindiği üzere memleketimizde parlamenter sistem zaten mevcut ve meclisten çıkan her bir yasa, anayasa, karar, yönetmelik A’dan Z’ye her ferdi bağlamaktadır. Yani fert, bırakın faydalıyı, daha az zararlı olanı dahi tercih etmediği takdirde, daha çok zararlı olanın seçilip hükmedeceği kesindir. Biz kafamızı kuma gömüp bu hakikati görmesek de bu böyledir. Çıkan yasa yönetmeliklerse oy kullanan kullanmayan herkesi bağlamaktadır.

Twitter

Basit bir örnekle biraz daha açalım; Diyelim ki siz bir köyde ikamet ediyorsunuz, köyde muhtarlık seçimi var, iki de muhtar var ve ikisi de gayrimüslim tüzükte şirk içerikli. Ancak bunlardan biri mazlumlardan yana, diğeri bizzat kendisi zalim. Bu durumda Müslüman’ın da bir oyuyla müdahale imkânı varsa, oyunu mazlumdan yana olana kullanmak zorundadır. Aksi halde zımnen zalimi desteklemiş ve köy halkını zulme terk etmiş olur ve mesul olur. “Hilful Fudul” bu uygulamanın kendisidir.

Aynı şeyi herhangi bir gayrı Müslüm ülkede yaşayan Müslümanlar için de düşünebiliriz. Şu an Almanya, Rusya, Çin veya ABD gibi bir ülkede yaşayan bir Müslüman için düşünelim… Böyle bir ülkede seçime katılan partilerden, oradaki Müslümanların maslahatına daha yakın bir partiyi seçmek iki şerden hafif olanı tercih etmek değil midir? Ya da şerri daha ağır olanı engellemek gerekmez mi? böyle bir durumda Müslüman oy kullanmaz da az bir oy farkıyla daha şerir olanın yönetime gelmesine katkıda bulunmuş olmaz mı?

Burada üçüncü bir çıkış yolu da yoktur. Yani bugün Müslümanların hicret edip sığınacakları bir “Medine”leri yoktur. Tüm İslam ülkeleri gayri Müslimlerin istilası altında olup, onların valileri konumundaki kuklaları tarafından idare edilmektedirler. Kaldı ki şu anda kenara çekilip gitmek müslümanın kendi vatanını düşmanının eline koyuverip kaçması hükmündedir. Dolayısıyla biz bulunduğumuz coğrafyayı Medine’ye çevirmenin mücadelesini vermek zorundayız.

Günümüz sistemlerini Resulullah (s.a.v.)  ve ashabının Mekke dönemine benzetmek de mümkün değildir. Resulullah (sav) müşriklerin tekliflerini reddedip “lekum dinukum veliye dini” demiştir. O halde biz de seçimlere katılmayarak reddedelim, deme şansınız yok.

Çünkü:

  1. Mekke’de böyle bir seçim yoktu, tamamen cahiliye ve karambol vardı. Eğer böyle bir seçim olsaydı Resulullah (s.a.v.)  en azından “Yuhtaru ehvenu-ş şerreyn” kuralı gereği “iki şerden ehven olanı seçerdi” Habeşistan hicretleri ve Hilful Fudul, ehven olanın seçilebileceğinin delilleridir. (Doğrusunu Allah daha iyi bilir.)
  2. Mekke’de günümüzdeki gibi kurumsallaşmış bir devlet yoktu. Resulullah (s.a.v.)  ve ashabı (r.a) Darun Nedve’yi (şirk düzenini) reddetmekle hakikaten reddetmiş oluyorlardı ve oradan çıkan hiçbir karar, yönetmelik onları bağlamıyordu. Dolayısıyla Resulullah (s.a.v.)  ve ashabı (r.a) onların kanun ve kuralları dışında kendi inançlarına uygun bir hayat yaşayabiliyorlardı. Ama bizim için durum böyle değildir. Bütün hayatımızda, içinde bulunduğumuz sistemin kanun ve kurallarına -istesek de istemesek de- bağımlıyız. Sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik, Evlenme, boşanma, ticaret, eğitim, sağlık hatta ibadetimiz de bile içinde bulunduğumuz sistemlere bağımlı durumdayız maalesef.

Şu anda var olan sistem: “meclisten çıkan kanun ve yönetmelikler bu sistemi benimseyip oy kullananları bağlar, diğerlerini bağlamaz” “oy kullanmayanlar, sosyal kültürel, ekonomik vs hayatlarında kendi istedikleri gibi yaşayabilirler.” deseydi o zaman beşeri bir sistemi benimseyerek oy kullanmak kesinlikle küfür olurdu. Benimsemeyip geçerli bir sebepten dolayı kullanmak ise, en az haram olurdu. Ancak böyle bir durum asla söz konusu değildir.

Bu gün Müslüman âdete tüm hücreleriyle içinde yaşadığı sisteme başlıdır. Oy kullanmamakla İslam’a ve Müslümana düşman olan parti veya partilerin iktidara gelmesine dolaylı olarak katkıda bulunmuş olur. İstesekte isteme sekte bu böyledir.

Seçime katılmayıp oy kullanmayanların, tağuti sistemi reddettiklerini zannetmeleri, boş bir teselliden ibarettir. Gözlerimizi yummakla gece olmaz. Biz sadece gündüzün ışığından kendimizi mahrum bırakmış oluruz. Önyargı ve şablonlarla değil gerçeklerle hareket edelim. Kayıtsız şartsız, mutlaka “Oy kullanmak küfütdür, şirktir veya haramdır” gibi klişe ifadeleri ilmi kriterlerle yeniden değerlendirelim. Şu fıkradaki adamın durumuna düşmeyelim. Adama sorarlar kaç yaşındasın? 35 diye cevap verir. Aradan on yıl geçtikten sonra tekrar sorarlar, yine 35 diye cevap verir. Yahu tam on yıl önce de 35 demiştin!.. adam pişkin pişkin cevap verir: “35 demişsek 35 tir, üzerinden on yıl geçti diye kalkıp sözümüzü mü yiyelim.” Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke…

Muhammed Özkılınç

YouTube
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

uweta   © - Muhammed Özkılınç