Va Ümmeta
Yarım asırdır “kadın hakları” “kadına pozitif ayırımcılık” “kadına şiddet” vb. sloganlarla yatıp kalkar olduk. Tabi tüm bunlar, güya kadına şiddeti azaltmak, kadının toplumdaki statüsünü! Yükseltmek için yapılmaktadır. Peki, bu toplum mühendislerinin gayesi gerçekten üzüm yemek midir, yolsa bekçi dövmek midir? Yani feminizmin etkisi, hatta kimi feminizmin kontrolünde olan bu çevreler, gerçekten kadına gereken değerini kazandırmak için mi tüm bu vaveylaları koparmaktadırlar. Yoksa kadını kendi çıkar, menfaat, şehvet ve şöhretlerine alet etmek için istismar mı etmektedirler?
Sanatçısından, yazarından, siyasetçisinden, STKlısından, kadınından, erkeğinden birçok kişi ve çevreler, kadını bu denli gündemde tutmak konusunda bu kadar ısrarlıyken, İslam âleminin dört bir yanında, yaşlı genç denmeden, sayıları milyonları bulan kadınlar, her tür insanlık dışı muamelelere maruz kalıyor. Ama ne bu kadın severlerden (!) ne de dünyanın etkin ve yetkin olanlarından ses yok. (Sayın Erdoğan’ın fırsat buldukça verdiği ses hariç)
Geçmişte Azerbaycan’da, Bosna’da, Çeçenya’da yaşanan savaş, işgal ve katliamın da mağdurları en çok kadınlardı. Ama kadın diyerek yeri göğü inleteneler, ne o zaman, ne de hiçbir zaman oradaki kadınların mağduriyetlerini gündeme getirmediler.
28 Şubat sürecinde kendi vatanında parya muamelesi görenlerin en merkezinde yine kadınlar ve kızlar vardı. Günübirlik üniversite, okul ve kamusal alan denilen her yerde kadınlar horlanıyor, tartaklanıyor, ikna odalarına tıkılıyor, yerlerde sürükleniyor ve daha nice akıl almaz işkencelere maruz kalıyorlardı. Peki, bu gün kadın dostu! Rolünü üstlenenler, o günlerde neredeydiler?
Rabia meydanında şehit edilen yüzlerce “Esma” için neden sesini çıkarmadılar. Halen Mısır zindanlarında insanlık dışı muamelelere tabi kılınan mısırlı anne ve bacılar için ses vermezler. Bunlar da kadın değil mi? Bunların da insanca yaşama hakları yok mu?
Myanmar’da yıllardır yaşanan dramın en merkezinde yine kadınlar var ama kadın kadın diyenler meydanlarda yoklar. Halen İslam diyarının onca yerlerinde yaşanan savaşlar, işgaller, zindanlar, işkenceler, sürgünler, ilticalar ve daha nice vahşetlerle onuru çiğnenen kadınlar, anneler için neden ses yok? Son bir asırda kaç milyon Müslüman kadın mağdur edildi, eşleri, çocukları, anne babaları gözleri önünde katledildi? Harimi ismetleri çiğnendi, Irzlarına dokunuldu. Bunları duyan, konuşan var mı? Meşhur kadın kuruluşlarından herhangi bir ses geldi mi?
Bunların Filistinli kadınlar için neden hiç sesleri çıkmamaktadır. Bir asırdır Filistinli kadınların üzerine adeta ateş yağdırılıyor. Ama ses yok. İşte birkaç gün önce, sebepsiz yere Filistinli bir kadın bilerek, kasten Siyonist teröristler tarafından katledildi. Tüm dünyanın ama özellikle ümmeti Muhammed’in gözleri önünde yine mazlum bir kadın hiç yere katledildi ama hiç kimse ses vermedi.
Emevi hükümdarlarından Mu’tasım billah’ın hükümdarlığı döneminde Afyon’un Emirgazi ilçesine, eski ismiyle Amuriye’ye, bir Rum valisi ordusuyla saldırıp yağma eder. Müslüman bir kadını da esir alır. Kadın: “Va Mu’tasimaaah”! diye feryat eder. Yani imdat ey atasın kurtar beni der. Kadının bu çığlığı ulaklar tarafından halifeye ulaştığı zaman, hizmetçisinin sunduğu soğuk bir meşrubatı içmek üzeredir. Kâseyi hizmetçiye verip bunu benim için çıkacağım sefere getir der.
Acilen o valiye bir mektup yazar. “Esir aldığın kadını hemen serbest bırak. Aksi takdirde öyle bir ordu hazırlıyorum ki bir ucu Amuriye’de, bir ucu Bağdat’ta olur” der ve sefere de çıkar. O Müslüman kadını esaretten kurtarır. Sonra hizmetçisine teslim ettiğim meşrubatı isteyerek işte şimdi bunu hak ettim der ve içer. Şimdi İslam diyarı’nın dört bir yanında insanlık dışı muamelelere maruz kalan gerek zindanlarda esaret altında, gerek açık hava hapishanelerinde, milyonlarca kadınlar, kızlar bulunuyor. Ve tüm bu mazlumlar, “Va ümmetaaah” diye feryat ediyorlar. Nerde ümmet? Nerde Ömerler, Aliler, Halitler? Nerde fatihler Selahaddinler? Nerde Halid bin Velidler, Mu’tadımlar…. (Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) Subhaneke… Bihamdike… Esteğfiruke…
Muhammed Özkılınç