Yanlıştan Etkilenmeme Doğrumuzla Etkileme
Dünyanın merkezi Mekke’den, Emin Belde ’den, Haremi Şerif’ten, Beytullah ’tan, Safa ve Merve’den, Arafat’tan, Müzdelife’den, Mina’dan tüm kardeşlerime yürekler dolusu dualar ve selamlar olsun. Bedir kadar geniş, Uhud kadar yüce, Hudeybiye kadar engin selamlar…
Buralardan sadece güzelliklerden desteler dermek ve sizlere sunmak isterdim. Ancak buralarda dahi insanı üzen bir takım olaylar yaşanıyor. Bazı insanların küçük bazı meseleler yüzünden diğer bazı insanları üzmesi bunlardan birisi. Bu vb. başka bazı olumsuzluklar dışında, sizinle iki şey paylaşmak istiyorum.
Birincisi İSRAF. Dünyanın nice yerlerinde açlıktan ölen insanlar, gıdasızlıktan ölen bebekler, yine gıdasızlıktan dolayı bebeğine emzirip doyuramamanın acısıyla yürekleri kavrulan anneler… Buna makabil çok daha fazla yerlerindeyse obezite/şişmanlık sorunuyla boğuşan insanlar mal um. İsraf ve diğer yasakları koyan vahyin merkezinde bunun yaşanması ister istemez dikkat çekiyor.
“Yiyin, için, fakat israf etmeyin! Muhakkak ki Allah (cc) israf edenleri sevmez.” (Araf 31)
“Akrabaya, yoksula ve
yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise
Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.” (İsra 17/26-27)
“Onlar sarf ettikleri zaman ne israf ederler, ne de cimrilik. İkisi arasında
orta bir yol tutarlar.”(Furkan
67)
“Yiyip için, giyinin ve tasadduk edin. Fakat israf ve kibirden sakının!”(Buhari)
“İktisat eden zenginleşir, israf eden fakirleşir.” (Bezzar)
Buraların belli başlı lokantalarında herhangi bir yemek, asgari bizdeki üç porsiyona bedel… Tabi çoğunlukla çeyreği yenip kalanı çöp kutusuna boca ediliyor. Korkarım ki durumu iyice olan diğer islam diyarında da durum farklı değil. Yani Allah (cc) nimetini arttırdıkça ona mukabil şükrün de artması gerekirken, nankörlüğün bir versiyonu alan israf artıyor. Sadece yeme içme değil, giyim kuşam, telefon, sair elektronik eşyalar, ev gereçleri vb. diğer birçok konuda çılgınlık derecesinde bir savurganlık olduğu yine malum. Bizim ülkemizde de ekonomik çıta yükseldikçe nankörlüğün artığı da göz ardı edilemez.
Burada asıl üzerinde durmak istediğim, hem de tüm uyarılara rağmen, hacı ve umrecilerin, yeme içme konusundaki israfları. Hac organizasyonlarının yeme içme masraflarını programlarına aldığından beri israf daha da artmış durumdadır. Öyle ki hacı ve umreci çok kere yemeği/ekmeği fazla alıyor, yiyemediğini rahatlıkla çöpe atıyor. Dolaplar dolusu su her zaman mevcut. Adam aldığı su şişesinden iki yudum alıp bırakıyor ve o su öylece çöpe atılıyor. Hâlbuki burada dört litre motorin bir riyal, 250 gramlık bir su şişesi de bir riyal. Aradaki farkı ve buralarda suyun değerini siz hesap edin. Önceki yıllarda suyun yanında kola ve gazozlar da dolaplar dolusu oluyormuş, iyi ki iki yıldır bu kaldırılmış.
Bu günlerde yiyeceğini iki misli kadar alıp geri kalanını çöpe boca eden bir hacı adayının sözleri beni şoke etti. Bu yazıyı yazmama sebep birazda bundandır. “Ben bunun ücretini önceden vermişim, ister yerim, isterse dökerim” parasını ödediğimiz her şeyi istediğimizde dökme, saçıp savurma, hakkını nereden alıyoruz. O hal de israf denen şey nedir?
İkincisi TEMİZLİK. Bukonuda nice insanların kendilerini dağıttıklarına şahit oluruz. Buralara ilk gelenler cadde sokaklardaki çöpleri, kirliliği gördüğünde şoke oluyor. Ve kimisi de meşhur “pis Araplar”! gayzını dışa vuruyor. Ama bakıyorsunuz aynı kişiler, her tür çöpünü, izmaritini her yana saçıveriyor. Biz aynı ümmetin fertleri, aynı geminin yolcularıyız. Gemi batarsa hep beraber batacağız, çıkarsa da hep beraber çıkacağız. Pis olan falanca ırk değil, cehalet, bedevilik, görgüsüzlük, sahipsizlik, ırkçılık ve her tür iftirak vesileleridir. Petrol zengini ve yılın nerdeyse on iki yılı “inanç turizmi” nden! Büyük kazançlar devşiren bir yerde belediyelerin neredeyse yok olması başka bir konu. Hani devenin boynu misali… Ekonomik, sosyal, siyasal, sınai, askeri kısaca hangi konuda neresi doğru ki… İdarecilerin, yüzlerini Mursi yerine Sisi’ye, mazlumlar yerine zalimlere, Beytullah yerine ABD’ye çevirmesi ve daha neler…
Ancak bizim önemli bir hastalığımız, kendi doğrularımızla eğri olanları etkilememiz yerine, onların eğriliklerinden etkilenmemiz. Herkes israf ediyor, öyleyse bende ederim… Her kes kirletiyor, bende kirletirim… Hayır, Müslüman her tür yanlışla mücadele etmekle görevlidir. Etkilenen değil, etkileyendir. Kötülük ve şerlerden olumsuz etkilenen değil, yanlışta olanları İslami doğrularıyla etkileyendir.
Birçoğunun gerekçesi “her yer zaten kirli” “tek ben mi kirletiyorum” “bir kişinin doğru/temiz olmasıyla veya temizlemesiyle ne çıkar” “ümmetin delisi ben miyim” herkes kirletirken ben niye temizleyecekmişim vb. tamamı yanlış olan düşünceler. Başkalarının yaptığı israflar, kirlilikler vs. kötülükler yanında benimkisi ne ki. Savunmaları ise tam yavuz hırsız misalini hatırlatıyor. Unutmayalım ki her birimiz Rabbimize öncelikle kendi hesabımızı vereceğiz. Bu hesabın içinde kötülük ve yanlışlıklara seyirci kalıp mücadele etmemek de olacak. Rabbim cümlemizi etkilenen değil, etkileyenlerden eylesin. Hac ve umrelerimiz makbul ve mebrur, tüm Müslümanlar dünya ahiret mesrur olsun. Amin…
Muhammed Özkılınç