Affet Allah’ım!
Allah’ım (cc)! Beni affet. Gazze, Filistin, Yemen, Sudan, Şam ve Mısır diyarındaki vahşice katliamlara karşı bir şey yapamıyorum. Tüm dünyanın, ama özellikle de ümmetin gözü önünde; canlı yayında soykırım yapılıyor. Gelinlik kızlara, masum bebeklere, mazlum çocuklara, yaşlı genç, kadın-erkek ayırmaksızın katliama uğrayan kardeşlerim için duadan başka bir şey yapamıyorum. Ekmeği, suyu, elektriği, yakıtı kesilerek açlığa, susuzluğa mahkûm edilen masumlar için bir şey yapamıyorum. Beni affet Allah’ım (cc)!
Allah’ım (cc)! Beni affet. Kur’an-ı kerim deki 533 ayeti kerime cihada çağırırken, yüzlerce ayet şehadetin ne büyük saadet olduğunu anlatırken, ben zelil ve miskin bir halde oturmuş bekliyorum. Bir şey yapamamanın ezikliği ve vicdan azabıyla kıvranıp duruyorum… Filistin Viran oldu, Gazze yakılıyor, yıkılıyor. İslam coğrafyası adeta ölüm tarlalarına çevrildi… Her yerde bir başka dert, bela, musibet… Beni affet Allah’ım (cc)!
Duanın gücüne inanıyorum elbette ama kavli duanın yanına fiili dua eklemenin de gereğini biliyorum. Belki bir şeyler yapıyorum ama yaptıklarım, yapmam gerekip de yapamadıklarımın yanında çok cılız kalıyor. Beni affet Allah’ım (cc)!
Gazze ve Filistin’e vurulan bu son darbeler çok ağır oldu, kaldıramıyorum Allah’ım! Siyonistler ABD ve tüm yandaşlarının bombardımanları üstüne ümmetin seyirci kalma bombardımanları… Ama ille de sessiz kalan Krallar, emirler, sultanlar… Hıyanetler, ihanetler, kalleşlikler, kahpelikler… Arşı titreten; Annelerin feryatları… Çocukların çığlıkları… Yiğitlerin gözyaşları… Afife namuslar… Şehitlerin kanları… Gazilerin kopan organları…
Ama birde dünyanın tüm müstekbirlerine karşı direnen; savaşçı, yiğit, intifadanın çocukları… Kadını erkeğiyle; “Habunellahu ve nimel-vekîl” zikrini dillerinden düşürmeyen direnişin öğretmenleri… Ölü kalpleri ihya eden, uyuyan vicdanları uyaran kahramanların nâraları… Çakmak çakmak gözlerdeki şevk heyecan ve öfke… Korkuyla tanışmamış, dünyanın pılına pırtısına aldanmamış, can ve mallarını cennet karşılığında Allah (cc) a satan Hamasın, Filistin’in savaşçıları… “Allah yolunda şehit olmak en büyük arzumuzdur” diye haykıran İhvanın / ümmetin yiğit mücahitleri…
Şimdi daha da yakînen inanıyorum ki; Siyonistler kaybedecekler, Yahudiler kaybedecekler, haçlılar kaybedecekler, onların işbirlikçisi olan münafıklar kaybedecekler. Bu gaddar ve zalimlerle hoşgörü ve diyalog adı altında destek ve cesaret veren zavallılarda kaybedecekler. Ilımlı İslam! projesiyle, cihadı terör mücahidi terörist gösterme bedbahtlığına kalkışanlar, ümmetin direniş ruhunu yok etmeye çalışanlar kaybedecekler…
İslam kazanacaktır. Hakkın taraftarları kazanacaklardır. Cefakâr, vefakâr, fedakâr ihvan kazanacaktır. Filistin kazanacaktır. Şam diyarının yiğit mücahitleri kazanacaktır. Ümmet baharı / asrın kıyamının inkılapçı erleri kazanacaklardır. Ve kazanıyorlar da, en kestirme yoldan uçarak cennete gidiyorlar, kazanıyorlar… Canlarını, mallarını cennet karşılığında Allah (cc) a satarak kazanıyorlar… Biz gibi gafilleri silkeleyerek, uyararak kazanıyorlar… Ümmetin ölüme yüz tutan; cihad aşkını, şehadet sevdasını ihya ederek kazanıyorlar… Paslı yürekleri cilalayarak kazanıyorlar… İnsanlıktan çıkmış; her renkten kâfirlerin, münafıkların, mücrimlerin yüreklerine korku salarak kazanıyorlar.
Ya ben!
Allah’ım! Ben utanıyorum; Kur’an-ı Kerim’in cihadı haykıran ayetlerinden, Resûlullah’ın (sav) cihad ve mücadele dolu hayatından… Cihadı en güzel bir şekilde pratize etmiş olan ashabı kiramdan utanıyorum… Onların nurlu yolunu takip eden ümmetin nice yiğitlerinden utanıyorum… İhvanın davetçilerinden, Bilad-ı Şam’daki mezalimden, Gazze’de dizi dizi sıralanmış bebeklerin cansız bedenlerinden utanıyorum…
Allah’ım! Senin huzurunda ne cevap vereyim?
Ey! GAZZE, R4BİA, NAHDA ve Mısırın meydanları, ey! Şam diyarı, ey! Filistin; nice peygamberlerin diyarı, ben mahşer günü İslam davasını; senin toprağına, taşına, bağına, bostanına ilmik ilmik ören, kutlu davanın hamalı peygamberlere (aleyhimus selam) ne cevap vereyim? Onlar, “bizim bıraktığımız yüce dava sadece Gazze’den, Iraklılardan, Mısırlılardan, Şamlılardan Afganistanlılardan, Filistinlilerden mi sorulur, ümmetin toprakları, Kâbetullah, Ravza, Kudüs ve Mescidi Aksâ sadece onlara mı emanet” Diye sorsalar ben ne cevap vereyim?
Son bir asırdır defalarca çöl sıcağında ramazan ayları da dâhil, içeride zindanları, dışarda ise meydanları dolduran Şehid İmam hasan el-Benna’nın sadık talebelerine ne diyeyim? Müslüman kardeşlerin davet mektebinde yetişip, cihad öğretmenliğinde bir kes daha devleşen üyelerine ne cevap vereyim… Bir asırdır günü birlik Kudüs ve Mescidi Aksâ uğruna şehitler sunan Filistin’in cefakâr ve vefakâr halkına ve kurban sundukları şehit evlatlarına ne cevap vereyim? Özellikle 11 aydır sadece Siyonist Yahudilere değil, başta ABD olmak üzere tüm batılı müstekbirlere karşı kahramanca direnen, ama açlık silahı karşında çaresiz kalan Gazze’nin yiğit evlatlarına ve sadık halklarına ne cevap vereyim?
Yaralı yere düşmüş ve ölürken şehadet parmağını semaya kaldırıp kelime-i şehâdet getire getire şehid olan yiğitlere, diliyle şehadete şehadet getirmeye takati kalmayınca kalemle kağıda, kanlarıyla da İslam topraklarının dört bir yanına kelime-i şehadeti yazanlara ve onların binlerce şehit arkadaşına ne cevap vereyim, yüzlerine nasıl bakayım?
Birkaç günlük, haftalık veya aylık kundaktaki bebeklere, birkaç yıl ömrü olan masum çocuklara, o çocukları için her gün, her an, her saat yüreği yanan annelere ne cevap vereyim?
Şu ayet ve hadisler gibi yüzlerce ayet ve hadise karşılık sana ve aziz peygamberine ne cevap vereyim?
“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar,
katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa 4/75)
“Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın
almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat’ta, İncil’de ve
Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış
olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.” (Tevbe 9/111)
“sevgi, yardımlaşma ve dayanışmada, tüm Müslümanlar bir bedenin organları gibidir. Bedenin bir organı rahatsız olduğunda, diğer organlar uykusuz kalarak onun acısına ortak olur”
“Müslümanların dertleriyle dertlenmeyenler onlardan değildir”
Ne yapalım?
- Yürekten dua edelim. Duanın gücüne inanarak, dua ettiğimiz merciin kudretini düşünerek ve mazlumla rabbinin arasından perdelerin kalktığını bilerek dua edelim.
- Elimizden geldiğince maddi yardımda bulunalım.
- Yahudi mallarını boykot edelim. Boykotu sürekli canlı tutalım.
- Sesimizi duyuracak gösteri, miting, yürüyüş, basın açıklamaları, panel vb. etkinlikler düzenleyelim ve bu etkinliklere yoğun olarak katılalım.
- Bu konuda Kamuoyu oluşturalım ve medyanın çarpıtmalarına karşı insanları uyaralım.
- Sosyal medyayı daha aktif ve yoğun olarak kullanalım. Kâfirlerin ve zalimlerin, özel, tüzel kurum ve kuruluşlarını mesaj yağmurlarına tutalım. Dünyayı onlara dar edelim.
- Neslimizi cihad ruhu, şehâdet aşkı ve ümmet bilinciyle donatalım.
- Bir de cesur olalım ve bilelim ki mazlumlar zalimler kadar cesur olmazsa zulüm bitmez.
Zafer İslam’ındır, çünkü hak hep galiptir mağlup olmaz. Hasbunellahu ve ni’mel vekîl… Allahu ekber ve lillehi’l-hamd… Subhaneke… Bi-hamdike… Esteğfiruke…
Muhammed Özkılınç