Ayasofya Camii Mübarek Olsun
Nihayet asırlık bir hasret sona erdi ve Ayasofya Camii, zincirlerinden kurtuldu. Allah (cc) hayırlı ve mübarek eylesin. Vatanımız ve cümle İslam ümmeti için hayır ve bereketlere vesile eylesin. Allah-u Teâlâ Ayasofya’dan, memleketimizin her köşesinden ve cümle İslam diyarından, kıyamete kadar ezan sesini eksik etmesin. Başta Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Fatih Sultan Muhammed Han’ın vakfiyesinde yer alan ağır bir bedduanın vebalinden de ümmet olarak çıkmış olduk. Koca Sultan, işgalci İngiliz vs. devletlerin yapamayacağını yapacak, Ayasofya Camii’ni müzeye çevirecek yerli hainleri görüyormuş gibi, onlara şu tarihi bedduayı yazıyor:
“Kim ki, bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tebdile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.
(…) Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse; Allâh’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen LANETİ ONUN VE ONLARIN ÜZERİNE OLSUN, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allâh’ın azabı onlaradır. Allâh işitendir, bilendir. (Fatih Sultan Mehmed Han / 1 Haziran 1453)
Düşman çok iyi biliyor ki, İslam fetih dinidir. Ancak fetih başka, vahşi batının barbar ve hunhar savaşları başkadır. Kapkara tarihleri; kirli savaşlardan ve güçlerinin yettiği tüm mazlum coğrafyalara; işgal, katliam, sömürü ve talanlardan ibaret olan batılılar, İslam’ın fetih ruhunu anlayamazlar. Bataklık olan batı kültürünü “muasır medeniyet” olarak gören aşağılık kompleksine boğulmuş olan zavallılar da anlayamaz.
Fethin hedefi insan öldürmek değil diriltmektir. İşgal ve talan değil, şirkten, küfürden, fısk-u fücurdan özgürleştirmektir. İmanla şereflendirmek, dünya izzeti ve ahiret saadetine kavuşturmaktır. İşte bu ümmet, tüm plan ve fırıldaklara rağmen, 1350 yıl boyunca fetihlere devam etti. Kimi zaman kesintiye uğrasa da fetih ruhu asla söndürülemedi.
İşte ümmetin son temsilciliği Osmanlı Cihan Devletini dağıtanlar, hilafeti askıya alıp fethin sembolü, Ayasofya’ya ihanet edip kapatanlar, aslında bizi biz yapan “Fetih Ruhuna” kilit vurduklarını sandılar. Ama yanıldılar… Fetih ruhu belki bazen kesintiye uğrar ama yok edilemez. Vakti geldiğinde, yeniden küllerinden doğup mazlumların ahını dindirmeye devam eder ve edecektir.
İşte milyonlarca Müslümanın duygularına tercüman olan Osman Yüksel Serdengeçti, 60-70 yıl öncesinden söyle diyor: “Ayasofya! Ey muhteşem mabet! Merak etme. Fatih’in torunları yakında bütün putları devirip seni camiye çevirecekler. Gözyaşlarıyla abdest alarak secdelere kapanacaklar… Tehlil ve tekbir sedaları boş kubbelerini yeniden dolduracak. İkinci bir fetih olacak… Ozanlar bunun destanını, ezanlar bunun ilanını yapacaklar… Sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen tekbir sesleri fezaları inletecek… Şerefelerin yine Allah’ın ve onun sevgili Peygamberi Hz. Muhammed’in şerefine ışıl ışıl yanacak… Bütün dünya Fatih dirildi sanacak. Bu olacak Ayasofya bu olacak!.. İkinci bir fetih, yeni bir basübadelmevt… Bu muhakkak… Bu günler yakın, belki yarın, belki yarından da yakındır.”
Reisin şu sözlerini de eklemesek eksik kalır:
“Ayasofya’nın dirilişi, Bedir’den Malazgirt’e, Niğbolu’dan Çanakkale’ye kadar tarihimizin tüm atılım dönemlerini yeniden hatırlayışımızın adıdır. Ayasofya’nın dirilişi, şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetlerine gerekirse canımız pahasına sahip çıkma kararlılığımızın remzidir. Ayasofya’nın dirilişi, Alparslan’dan Fatih’e ve Abdülhamit’e kadar ecdadın tamamına vefamızın gereğidir. Ayasofya’nın dirilişi, Fatih’in fetih ruhunu şad etme yanında, Ak Şemseddin’in maneviyatını, Mimar Sinan’ın estetiğini ve zevkini de yeniden gönlümüzde canlandırmaktır. Ayasofya’nın dirilişi, insanlığın özlemle beklediği temeli adalet, vicdan, ahlak, tevhid ve kardeşlik olan medeniyet güneşimizin yeniden yükselişinin sembolüdür. Ayasofya’nın dirilişi, bu mabedin kapılarındaki zincirler yanında, topyekûn gönüllerdeki ve ayaklardaki prangaların da kırılıp atılmasıdır.”
Ayasofya ile ümmet adına gök kubbeyi kendimize kubbe yapmayı nasip ettiğin için ne kadar şükretsek azdır. Ya Rabbi! Okunan Ezanlar hürmetine, bizlere Kudüs ve Mekke’yi de yeniden FETHETMEYİ nasip eyle, âmin! Subhaneke… Bihamdike… Esteğfiruke…
Muhammed Özkılınç