Buhari Üzerinden Sünnet Düşmanlığı
Buhârî’nin Sahihinde zina eden maymunun, maymunlar tarafından recmedilmesi rivayeti varmış. Böyle bir rivayeti eserine alan bir kaynağa ne kadar güvenilebilirmiş! İşte sizin Kur’an’dan sonra dinin en sağlam kaynak dediğiniz Buharî böyle rivayetlerle dolu bir kitapmış! Ve benzeri bir sürü iddia, itham, evham ve salvo! Sanki bu ve benzeri rivayetler olmasa, Buharî’yi baş tacı edinecek.
Bu tıpkı 25 bin beyitlik Mevlâna Mesnevîsinin birkaç müstehcen hikâye sebebiyle yerden yere vuran zihniyete benziyor. Olsun, bu gibi anlatımlar da bu şahısların insan oluşları, eserlerinin beşer mahsulü oluşlarının kanıtı olsun. Siz kafanız basmayan bu birkaç rivayeti bir kenara koyun, o birkaç hikâyeyi atın, onları yok sayıp kalanını okuyun ve onların gereğini yapın. Yok, olmaz, mademki bunlar var, kaldırıp atalım hepsini.
Hatasız dost arayan nasıl dostsuz kalırsa, hata ve kusurdan salim hadis kitabı arayan bu kimseler de aslında sünnetsiz kalmayı hedefliyorlar. Yani asıl amaçları bu rivayetlerin kritiğini yapmak değil, tam tersine bunlar üzerinden Buharî’yi, onun üzerinden de Sünneti vurmak ve sonuçta Sünnetsiz bir din ortaya koymak. Çünkü bazıları için Sünnetsiz Din daha hoşa gidiyor. Zira böyleleri susturdukları Peygamberin yerine kendileri konuşacaklar. Bir iki ayet okuyup saatlerce konuşarak kendi din anlayışlarını empoze edecekler. Zira Sünnet açıklamaları ve uygulamaları, bunların din hakkında rahat söylem geliştirmelerine izin vermiyor.
Şimdi gelelim Buharî’deki söz konusu rivayete:
Amr b. Meymûn şöyle demiştir: “Ben cahiliye döneminde bir grup maymun
tarafından taşlanan bir maymun gördüm, onlar onu zina ettikleri için
taşlıyorlardı, ben de onlarla beraber onu taşladım.” (Sahihi Buhârî, Kitabü
Menâkıbi’l-Ensâr, Bâbü’l-Kasâme Fi’l-Câhiliyye, 27, No: 2849)
Bir kere bu rivayet nerede geçiyor. İmam Buhârî’nin Sahihi’nin Menakıbu’l-Ensâr
Kitabında. Bu ünitenin Cahiliye dönemindeki bir kısım uygulamaları hikâye eden
Babında. Yani İmam Buharî, Muhadramundan yani Peygamberimiz döneminde yaşamış,
ona iman etmiş, fakat onu görememiş olan bir kişiyi tanıtırken, o kişinin
cahiliye döneminde şahit olduğunu söylediği ilginç bir olayı hatırlatıyor. Bu
kişi henüz Müslüman olmadığı bir dönemde Yemen’de bir grup maymunun, aralarına
aldığı bir maymunu taşladıklarını aktarıyor. Hayvanlar arasında benzeri ilginç
olaylar olabilir. Maymunlar bir maymunu taşlıyorlar, peki kültürde kim
taşlanır, zina ettiği sabit olan. Herhalde bu maymun da zina etmiştir, onun
için taşlanmaktadır. Gördükleri karşısında kendini tutamayan Amr b. Meymun da
taşlanan maymuna birkaç taş atıyor. Hepsi bu.
Peki, ne var bu rivayette.
Birbirleriyle kavga eden hayvanlar olabilir mi, olabilir. Bazı hayvanlar
arasında grup, aile düzeni var mıdır, vardır. Bu rivayet, Peygamberimizden bir
hadis rivayeti mi? hayır. Bu aktarımı İmam Buharî, Zina bahsinde mi anlatmış?
Hayır. zina edenin recmine delil olarak mı zikretmiş? Hayır. Hayvanların da
yapıp ettiklerinden sorumlu olduklarına dair bir iddiası mı var? Hayır.
Şerhlere baktığımızda bazı Buharî nüshalarında bu rivayetin olmadığı
zikrediliyor, muteriz (İlle de Buhari’de kusur bulmaya odaklanan) bu rivayeti
niye esas almıyor, çünkü işine gelmiyor. O takdirde Buhari’ye, onun üzerinden
Sünnet kaynaklarına salvo yapamayacak.
Rivayetin kritiğini yapanlar, bu rivayetin hayvanlarda sorumluluk olmadığı, onlarda aile düzeni bulunmadığı ve şer’î cezaların hayvanlar için söz konusu olmadığı gerekçesiyle rivayetin illetli-mühmel olduğunu söylemişler, hatta İbnü’l-Cevzî, bu rivayetin uydurma/mevzû olduğunu söylüyor, hiç önemli değil. Buharî nasıl olur da bu rivayeti alır! Yahu kardeşim, Buhârî aynı zamanda tarihçidir, onun çok mufassal bir tarihi vardır, tarihî bilgileri de vermesini bilir, bu rivayet de onlardan biridir. Hayır dinlemiyorum. Buharî nasıl olur da zânî maymunu taşlatır. Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olunca akıllar tutuluyor, basiretler bağlanıyor ve saldırıların ardı arkası kesilmiyor.
Kim ne derse desin, İmam Azam, İmam Şafiî gibi müçtehit imamlar; Buhârî, Müslim gibi hadis imamları, Yüce Allah’ın bu ümmete lütfudur. Böyle çok yönlü ilim adamları kolay yetişmez ve sık gelmez cihana. Elbette onların hepsi insandır, hataları ve sevapları olan insan. Ancak bizler hüsn-ü şahadet ederiz ki onların sevapları hatalarından fazladır. Bizler onları hayırlı sâlih selefimiz olarak bilir, hayır ve dualarla yâd ederiz. Onların muhalled eserlerini okur, istifade ederiz. Mevlâ onlara rahmet etsin! Bizleri de sâlih selefin yolunda giden hayırlı halefler eylesin! Âmin… (Ali Akpınar) Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç