Hz. Ebubekir (r.a) 8
Kur’an-ı Kerîm’in Toplanması, “Mushaf’ın Meydana gelmesi
Hz. Ebû Bekir, Ridde harplerinde, vahiy kâtiplerinin ve kurrâ’nın birçoğunun şehid olması üzerine, Hz. Ömer’in Kur’an’ın toplanması fikrine önce sıcak bakmamışsa da sonra ona hak vererek, Kur’an ayetlerinin toplanmasını sağlamıştır. Resulullah (sav) zamanında peyderpey inen vahiy, kâtiplerce ceylan derilerine, beyaz taşlara, enli hurma dallarına yazıldığı gibi, ashabın çoğu da Kur’an hafızı idi. Ancak, yazılı olan ayetler dağınıktı, kurra da azalınca Kur’an’ın muhafazası hususunda endişe edildi. Ebû Bekir, Zeyd b. Sabit’in başkanlığında bir heyet teşkil ederek, herkesin elindeki ayetleri getirmesini emretti. Ayrıca şahitlerle ayetler doğrulanıyor, kurra’ ile tekit ediliyordu. Böylece bütün ayetler toplandı ve “Mushaf” meydana getirildi. Bu Mushaf Ebu Bekr Sıddık (ra) dan Ömer (ra) e, ondan da kızı Hafsa (ra) ya geçti ve Osman (ra) zamanında çoğaltılarak Dâru’l-islam’in bütün vilâyetlerine dağıtıldı.
Vefatı
Hilâfeti iki sene üç ay gibi çok kısa bir müddet sürmesine rağmen Hz. Ebû Bekir zamanında İslam devleti büyük bir gelişme göstermiştir. Hz. Ebû Bekir Hicrî 13. yılda Cemaziyülahır ayinin başında hicretten sonra Medine’de yakalandığı hastalığının ortaya çıkması üzerine yatağa düşünce yerine Ömer (ra) ın namaz kıldırmasını istedi. Ashabla istişare ederek Hz. Ömer’i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi. Ömer (ra) in sert ve kaba oluşu gibi bazı itirazlara cevap verdi ve hilâfet ahitnamesini Hz. Osman’a yazdırdı. Ebû Bekr (ra) de, çok sevdiği Resulullah (sav) gibi altmış üç yaşında vefat etti. Vasiyeti gereği Resulullah (sav) ın yanına defnedildi. Böylece bu iki büyük insanine, iki büyük dostun, kabirlerinde de birliktelikleri devam etti.
Dersler ibretler
- Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmain) ın sadece Kur’an’ı Kerim’i bu ümmete salimen ulaştırmaları dahi karşılığı ödenemeyecek bir hayırdır.
- Kur’an’ın Mushaf haline getirilmesi, hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde en seçme hafızlardan bir heyet tarafından ve kimden alınırsa alınsın en az iki şahit huzurunda almıştır.
- Kur’an’ı Kerim’in korunması sadece İslam ümmeti değil tüm insanlık için en büyük nimettir. Şu an Kur’an’ı Kerim sapasağlam ve taptaze elimizde olmasına rağmen ümmet olarak bu kadar parçalara bölünmüşüz. Ya Kur’an olmasaydı… Allah (cc) korusun.
- Sahabenin neredeyse hepsinin yanı sıra en çok üç halife hakkında iftiralar uyduran Şia, aslıda İslam’ın ve ümmetin kalbi olan Kur’an’ı Kerim’i hedeflemektedir. Kur’an ve sünneti bize salimen ulaştıranlar Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmain) dır. Onlar hakkında ağza alınmayacak yalan ve iftiralar uyduranlar en hafif tabirle Kur’an ve İslam düşmanıdırlar. Düşünelim ki batılı İslam düşmanları, Kur’an ve sünnet hakkında şüphe oluşturmak için, milyar dolarlar harcayarak, misyonerlik, oryantalizm (müsteşriklik) vb. nice fitne müesseseleri oluşturmuşlardır. Ancak asırlardır tüm çabalarına rağmen arpa boyu yol alamamışlardır. İçerden bazı bozuk karakterli reformistler vasıtasıyla bazı saf zihinleri bulandırmışlarsa da bu da tali konulardadır. Asli konulara girmeye dahi cüret edememişlerdir. Ancak Yahudi asıllı Abdullah bin Sebe’in türettiği Şia, direkmen Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmain) ı hedeflemiştir. Nitekim daha sonra elimizde mevcut bulunan Kur’an’ın tahrif edildiği iftirasını da uydurmuşlardır. Şia tüm bu iftiralarıyla nasıl bir çamura saplandığının farkında değil. Allah (cc) Kur’an’ın korunmasını bizzat kendi üzerine almışken Kur’an’a dil uzatmak…“Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr 15/9) Osman (ra) ın okurken üzerinde şehit edildiği Mushaf kanıyla beraber Topkapı sarayında sapasağlam dururken… Sonuç olarak Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmain) a düşmanlık yapan, “Kur’an ve sünnete” ve dolayısıyla Allah (cc) ve Resulüne (sav) düşmanlık yapmış olur.
- Osman (ra) döneminde çıkarılan ve sonrasında da durulmayan fitnelere rağmen dört halifenin de hayatı sayısız başarılar ve fetihlerle doludur. Şia sahabe hayatına dair çektiği filmlerde, kin ve nefret uyandırmaya çalışarak onların başarılarını da ustaca yok saymaya çalışmaktadır. Örneğin “İmam Ali (ra)” filminin orijinali 24 cd den oluşuyor. Türkçeye çevirirken 10 cd sini sansürleyerek 14 cd ye indirmişler. Ama buna rağmen o sansürlü halini dahi seyreden kişi sahabeden nefret eder. Sanki ashabın işi bu günkü siyasetçiler gibi entrika ve ayak oyunlarıyla riyaset sevdasıdır. Bu filmin sansürlenen kısımlarında acaba neler var. Dolayısıyla İran kaynaklı filmlerin İslam öncesi olanları, güzel istifade edilir. Ashabı Kehf, hz. Meryem, hz. Yusuf gibi. Ancak İslam tarihi dâhilindeki olay veya kişilere dair çektikleri tüm film ve dizi filmleri, büyük oranda yalan ve iftiralar üzerine kuruludur. İslam tarihini sağlam kaynaklardan öğrenip özümsememiş her insan, bu filmlerden olumsuz etkilenebilir. Buna dikkat edelim.
- Ebu Bekr Sıddık (ra) Ömer (ra) i istişare sonucu halife tayin etmiştir. Ben yaptım oldu mantığıyla hareket etmemiştir.
Ashabı kiram (Rıdvanullahi aleyhim ecmain) hayatta Resulullah (sav) la beraber oldukları gibi, cennette de en yüce makamlarda Resulullah (sav) la beraber olacaklardır. Allah (cc) bizleri onların şefaatlarına mazhar eylesin. Amin!… Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç