Hz. Osman (r.a) 2
Zin Nureyn Osman (ra)
Osman b. Affân b. Ebil-As b. Ümeyye b. Abdi’ş-Şems b. Abdi Menaf el-Kureşi el-Emevî; Râşit Halifelerin üçüncüsü. Ümeyyeoğulları ailesine mensup olup, nesebi besinci ceddi olan Abdi Menaf’ta Resulullah (s.a.s) ile birleşmektedir. Fil olayından altı sene sonra Mekke’de doğmuştur. Annesi, Ervah binti Küreyiz b. Rabia b. Habib b. Abdi Şems’tir. Büyükannesi ise Resulullah (s.a.s)’in halası Abdülmuttalib’in kızı Beyda’dır. Künyesi, “Ebû Abdullah’tır. Ona, “Ebu Amr” ve “Ebu Leyla” da denilirdi (İbnu-Hacer el-Askalânî, el-İsabe fi Temyîzi’s-Sahabe, Bağdat II, 462; İbnül Esîr, Üsdül-gâbe, III, 584-585; Celaleddin Suyûtî, Târihul-Hulefâ, Beyrut 1986, 165).
Resulullah (s.a.s) risaletle görevlendirildiğinde Osman (r.a) otuz dört yaşlarındaydı. O, ilk iman edenler arasındadır. Ebû Bekir (r.a), güvendiği kimseleri İslam’a davette yoğun gayret göstermekteydi. Onun bu çalışmaları neticesinde, Abdurrahman b. Av, Sad b. Ebi Vakkas, Zübeyr b. Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Osman b. Affân (Rıdvanullahi alyhim ecmain) iman etmişlerdi. Hz. Osman, cahiliyye döneminde de Hz. Ebû Bekir’in samimi bir arkadaşı idi (Siretu İbn İshak, İstanbul 1981,121; Üsdü’l-Gâbe, ayni yer; Askalanî, ayni yer). Hz. Osman, iman ettiği zaman bunu duyan amcası Hakem b. Ebil-Âs onu sıkıca bağlayarak hapsetmiş ve eski dinine dönmezse asla serbest bırakmayacağını söylemişti. Hz. Osman (r.a) ebediyyen dininden dönmeyecegini söyleyince, kararlılığını gören amcası onu serbest bırakmıştı. (Siyûtî, 168). Peşinden o, Resulullah (s.a.s)’in kızı Rukayye ile evlenmişti. Bazı tarihçiler bu evliliğin Peygamber’in rısaletle görevlendirilmesinden önce olduğunu kaydederler (Suyûtî, a.g.e., 165).
Dersler ibretler:
- Ümeyye oğulları ve dolayısıyla Osman (ra) da Kureyşi’dir.
Şia ve şiadan etkilenenlerin yoğun propaganda ve karalama kampanyaları nedeniyle, Osman (ra) ve diğer önemli bazı sahabeler yanlış tanınmaktadırlar. Özellikle Emevi olan Muaviye (ra) bazı hataları nedeniyle emeviler, sanki toptan islam düşmanı bir soy olarak algılanmaktadır. Halbu ki Osman (ra) ın soyunun, beşinci dedesinde Resulullah (sav) ile birleştiğini görüyoruz. Ebu Bekr (ra) Ömer (ra) ve nice muhacir sahabeler hatta Muaviye (ra) de kureyşidirler ve Resulullah (sav) ın amcazadeleridirler. Kaldı ki insanlar, soylarıyla değil, amelleriyle değerlendirilirler.
- İlklerden olmak başlı başına bir fazilet ve izzettir. Hem de sahabelerin ilklerinden olmak…
İslâm’ı ilk önce kabul eden muhâcirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O’ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır. (Tevbe 9/100)
- Yakınlarımızı islama davet etmek bizim ve kıyamete kadarki tüm müminlerin görevidir.
Kim bilir belki bizim hidayetine vesile olduklarımız, İslam’a hizmette bizi fersah fersah geçerler. Tabi onların sevapları kadar biz de mükâfatlandırılırız. Şu hadisi şerifi hatırlayalım; “Allah (cc) yemin olsun ki, bir insanın hidayetine vesile olman senin için dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.
- Ashabı Kiram (Rıdvanullahi alyhim ecmain) bizim gibi imanı atalarından miras almamışlardı. Aksine imanın imtihanını en iyi derece vermişlerdi.
Onlar iman ettiklerinde dışlanacaklarını, nice menfaatlerini kaybedeceklerini, çile ve işkencelere uğratılacaklarını çok iyi biliyorlardı. Dolayısıyla tüm bunları göze alarak iman ediyorlardı. Şu anda en muteber İslam! en risksiz ve en ılımlı olandır. Verilmiş tavizler, tahrifler, tahripler onu kuşa çevirmiş olsa da… Hâlbuki hedef, kalabalık kitlelerden, çıkar, menfaat vs. den önce istikamet olmalıdır.
- Bazen en yakınlarımız dahi bize kota koyabilir, davet yolunda bize destek yerine köstek olabilirler.
Bu gerçek dün de bu gün de aynı… Nice sahabeler (ra) bizzat anne babaları veya an yakın akrabaları tarafından engellenmeye çalışıldılar. Zorluk ve şiddete maruz kaldılar. Hatta Resulullah (sav) bile… O’nun mübarek başına deve işkembesi koyan, gömleğini boğazına dolayarak boğmaya kalkışanlar yakın akrabalarıydılar. Ya öz amcası Ebu Leheb…
Günümüzde mahalle baskısı nedeniyle “akil insanlar” heyetine katılamayan nice sanatçılar, iş adamları vs. kişiler var… İslam’la şereflenen nice sosyete! Müntesipleri adeta hayattan tecrit ediliyorlar.
- Kararlılık Allah (cc) ın bir lütuftu olup her zaman iyidir.
Şeytan bile kararlığınıza ikna olursa sizden uzaklaşıyor… Hatta Ömer (ra) misali semtinize yaklaşamıyor. Dolayısıyla hak üzere sebat etmek ve kararlı olmak önemlidir.
- Resulullah (sav) a damat olmak elbette farklı bir meziyettir.
Sadece Resulullah (sav) a değil, onun ehlibeytiyle akrabalık bile farklı bir meziyettir. Ömer (ra) bu yüzden Ali (ra) ve Fatıma (ra) annemizden olan Ümmügülsümü Ali (ra) den istemiş, o da vermiştir. Ömer (ra) e düşmanlık yapanlar aslında dolaylı olarak Ali (ra) ve Fatıma (ra) ya da düşmanlık yapmış oluyorlar ama… Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke…
Muhammed Özkılınç