Muhammed Özkılınç – Eğitimci ve Yazar – muhammedozkilinc.com

İbret İstersen Ölüm Yeter

Bazen bir ayda 30-40 taziyeye gittiğim olur. Dost akraba, cami cemaati ve Dernek-Vakıf çevremizle beraber hesap ettiğimde ortalama günde bir taziyeyi aştığı olur. Her gittiğimiz taziyede önemli ve faydalı başka bir gündem yoksa konu ölüm ve ölümden sonraki hayata hazırlığın önemi gibi konulardır. Ancak yine de kendi adıma ölümden yeterince ders aldığımı söyleyemem.

Üst üste gelen iş kazası, trafik kazası gibi sebeplerden ölümleri, her kes farklı bir şekilde değerlendiriyor. Tarih boyu hakla batılın savaşı devam etmiş ve savaşta batıl tarafı her tür insanlık dışı katliam ve soy kırımları reva görmüş… Ancak biz yarım asırdır buna canlı şahitlik yapmaktayız. İşte İslam diyarında ölen bitenler… Bazen tek bir ölüm çok şey anlatır. İşte onlardan biri…

Sırtında oğlunun ecelini taşıyan anne

Twitter

“Yıl 1980 ler… Ben Bismil ilçesinde medresede talebeyim. O aralar yaşanan bir olay, dilden dile dolaşıp efsaneleşti âdeta. Batmanlı bir vatandaş, hasta eşini tedavi ettirmek için gitmedik hastane doktor bırakmaz. Ancak Mevla şifa vermez. Tabi o zamanlar Türkiye’de teknoloji çok zayıf… Adam son çare Almanya’da çalışan oğlunu arayıp, tedavi için oraya gitmeye karar verir. Hazırlıklar yapılır… Batman’dan otobüsle İstanbul’a, oradan uçakla Almanya’ya gitmek üzere yola çıkarlar. Otobüse binip koltuğuna yaslandığında, kadın sırtında bir böcek kımıldaması hisseder. Eşine durumu anlatınca adam da, madem zarar vermiyorsa sabretmesini, insanların içinde sırtına bakmasının mümkün olmadığını söyler. Bunu birkaç defa tekrar etse de yine aynı cevabı alır.

Sonunda Almanya’ya inerler, anne oğluna serzenişle aynı durumu anlatır. Oğlu da “birkaç dakika sonra eve varacaklarını, madem şimdiye kadar bir şey olmadı, inşallah yine olmaz.” Diyerek erteler. Eve varınca anne üst elbiselerini çıkarır. Oğlu hayret ve endişeyle: “anne sırtındaki böcek değil akrep… Panik yapma, sırtından düşürüp yerde öldürelim” der.

Oğlan ani bir el hareketiyle akrebi yere düşürür. Ancak o anda akrep onun parmağını sokuverir. Evdekiler akrebi öldürüp meşgale bittiğinde bir de bakarlar ki oğlanın bezi zararmış, ağzı köpürmektedir. Aman doktor, ambulans, telefon deyinceye kadar, oğlu annesinin kucağında can verir. Bu durumdaki bir annenin hali anlatılamaz tabi…”

Evet, anne kendisini tedavi ettirsin diye, batmandan Almanya’ya oğlunun yanına gitmişti. Oğlunun ecelinin vesilesi bir akrebi, sırtında taşıdığını nerden bilebilirdi ki. Ecel sırası annede değil oğlundaymış. Batmandan Almanya’ya kadar defalarca sıkışan akrep, anneye dokunmadı da kendisine ilk dokunuşta annenin oğluna dokundu. Bizim ecelimiz nerede nasıl, neyle, olacak dersiniz. İşte bu eceldir, kaderi ilahidir. Günü birlik ölülerini gömüp ibret almayanlar, asıl ölülerdir.

Allah (cc) ın ölümü zamana ve mekâna yayması da ayrı bir ders ve ilahî bir lütuf olup dünyanın yer yanındaki insanların zihninde, her gün hatta her an ölüm gerçeğini tazelemektedir. Zira Allah (cc) örneğin Türkiye’de bir gün öleceklerin hepsini her gün bir şehirden almamaktadır. Tüm şehirlerin merkez, ilçe, kasaba, köy ve mahallerinin dört bir yanına dağıtmaktadır. Dünyada da bir aylık veya bir yıllık ölecekleri biriktirip, belli bir günde ruhlarını almıyor. Aksine ecelleri, yıl, ay, gün, saat hatta dakikalara yaymaktadır. Ta ki her dem ölüm gerçeği zihinlerde tazelensin ve insanlar bu fani aleme dalıp ahiretlerini ihmal etmesinler.

               Biraz daha geniş düşünecek olursak, dünyada altı buçuk milyar insan yaşamaktadır ve insanlığın ömür ortalaması 45 yıl. Bu, demektir ki dünyadan 45 yılda 6,5 milyar insan göçmektedir. Bu da, yılda 144 milyon 444 bin 444, günde ise 405742 kişiye tekabül etmektedir. Yani her gün bu fani âlemden 405742 nüfuslu bir şehir göçmektedir.  Ancak mülkün sahibi bunu öyle hassas bir programa bağlamış ki bizimle kan bağı olan biri vefat etmeden neredeyse farkına dahi varmıyoruz.

               Ahiret bilinci / ölüm ve sonrasını idrak etmek hayatın şifresidir. Örneğin Ömer (ra) ahirete inanmadan önce kâinatın efendisi Resûlullah (sav) ı öldürmeye kastedecek kadar vahşiydi. Ama iman edip ahiret bilincini kuşanınca o sultana canını feda edecek duruma geldi. Bu şifreyi kavrayan bir kimseye zorla dahi kötülük yaptıramazsınız. Bu gerçeği yeterince kavramamış kimselerin ise başlarına asker polis dikseniz de kötülüğüne engel olamazsınız.

Hepimiz inanıyoruz ki ölüm haktır, ölümden sonra dirilmek haktır, sonrasında hesap haktır ve hesabın neticesi ya mükâfat/cennet ya da ceza/cehennemdir. Tabi biz cehenneme değil, cennete gitmek istiyoruz. O halde ne yapmamız gerektiği açıktır. Bilindiği üzere, edine arabasıyla Erzurum’a Moskova uçağıyla da Mekke’ye gidemeyiz. Mekke’ye gitmek için Mekke uçağına binmek gerekir. Aynen öyle de cehennemlik amellerle cennete gidemeyiz. Cennete gitmek için cennetlik ameller yapmamız gerekiyor. Bunun için hayatımızı cennetin tüm mülkün sahibinin talimatlarına göre ayarlamamız ve yaşamamız gerekiyor. Hepsi bu kadar… Allah (cc) ölümden ders almayı ve ölümden sonraki gerçek hayata hazırlanmayı nasip eylesin. Âmin… Selam… Dua…

Muhammed Özkılınç

YouTube
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

webnorya ✔ © - Muhammed Özkılınç