İdeal Bir Aile İçin
Yıllardır “aile yıkılırsa ümmet yıkılır” diye feryat ediyoruz. Ancak sesimizi yeterince duyuramıyoruz. Tehlikenin farkında olan bazı aydın ve yazarlar dışında, bu işe yeterince eğilen de olmuyor maalesef. Siyasetçi oy kaygısı, niceleri kendi aile huzurlarına halel gelir korkusu vs kaygılarla, pek o taraflı değiller.
Bereket versin ki “sema maraşlı” namıyla yiğit bir bacımız var ve en derinden endişeleriyle konuyu işlemeye devam ediyor. Erkek yazarları, aydınları da kendi haklarını arama davet ediyor ama, nafile. Pek duyan yok.
Bu günlerde birkaç yere, “ideal aile” başlığıyla konferanslar vermeye davet edildim. Konuya birazcık katkısı olması dileğiyle bu konferanstan bazı notları sizinle paylaşayım.
- Ailenin temel taşları olan gelin ve damadın, yani oğul ve kızlarımızın İslam üzere eğitilip terbiye edilmiş olmaları lazım.
- Bu konuda hepimiz sorumluyuz. Gül bana, diken başkasına, sefa bana, cefa başkasına değil. Cefayı beraber çekeceğiz ki, cefayı da beraber sürelim.
- Allah (cc) ın emir ve yasaklarını her şeyin üstünde tutar.
- Resulullah (sas) sünnetini şiar edinir.
- Yuvasının temelini Kur’an ve Sünnet üzere atar.
- Hayatını Kur’an ve Sünnet üzere devam ettirir.
- Evlenip yuva kurmanın sosyal ve sürekli bir ibadet olduğunu bilirler.
- Her ibadetin farz, vacip ve sünnetleri olduğu gibi, mekruh ve müfsitleri de vardır. Aileyi güven içinde devam ettirecek her söz ve davranış, farz vacip sünnet kısmına girer. Aksi davranışlar da haram, mekruh ve müfsidata girer.
- Eşler karşılıklı hak ve sorumluluklarını bilir ve buna riayet ederler.
- Hak ve sorumluluklarını da objektif yazar ve ulemadan okuyup araştırarak öğrenirler. Aksi halde taraflı yazarlar, ailenin yıkılmasına sebep olurlar. Özellikle feminist ve onların etkisinde olan yazarlar.
- Aileyi çoktan yıkmış olan Avrupa kültürünü değil, İslam’ın ahlak prensiplerini baz alırlar.
- Karşılıklı olarak sevgi saygı ve hoşgörüyü prensip edinirler.
- Ben olmaktan çıkıp biz olduklarının farkında olmalıdırlar. Dolayısıyla heva ve hevesleri, eski alışkanlıkları değil, bir aile olmanın sorumluluğuyla davranırlar.
- Kurdukları yuvanın, ümmetin çekirdeği olduğunun farkındadırlar. Dolayısıyla kendi huzur mutlulukları, toplumun hatta ümmetin mutluluğu, huzursuzlukları da öyledir.
- Hayat hep düzlük değildir. Yokuşları ve inişleri de vardır. İşler yolundayken geçinmek kolaydır. Asıl hüner, işler sarpa sardığında birbirimize destek olmaktır.
- Allah (cc) ve Resulünün tanıdığı hak ve sorumlulukları, batı kültürü düzenlemelerin üzerinde tutarlar. Kadın; riyasete ve kocasının malına ortak olamaz. Kadın boşanma durumunda ömür boyu nafaka olırsa haramdır. Kadının mehir ve iddet müddeti içinde alacağı nafafa dışında kocasından bu günün kanunlarıyla aldığı tazminat ve nafakalar haramdır.
- Kadının kayırılması, ona iyilik değil, kötülüktür. Çünkü yıkılan aile enkazının altında en çok kadın kalır.
- Erkek dış işlerinden, kadın iç işlerinden sorumludur. Çalışan kadın, eşine zevcelik, çocuklarına annelik yapamaz. Dolayısıyla geleceğin Selahaddin ve Fatihlerini yetiştirmek de hayal olur.
- Kadınları çalışan bir toplumun nesli dadı, ve kreş nesli olur.
Aile yıkılırsa ümmet yıkılır.
Muhammed Özkılınç