Koruyucu Anne 2
Evet, “Dost acı söyler” ama acı da olsa gerçekleri ve dostlarının hakkında hayırlı olanı söyler. Dolayısıyla bizim burada yaptığımız açıklama ve uyarılar anneleri rahatsız etmesin. Anneler sakın kızmasınlar. Çünkü bu söylediklerimiz, onların tüm hayatlarını ilgilendiren uyarılardır. Zaten herhangi bir yaptırım salahiyetimiz de yok sadece dostça uyarıyoruz. Anneler dinler veya dinlemez ona kendileri karar verecekler elbette.
Koruyucu anne, şefkat kanatlarını çocuğunun üzerine öyle bir gerer ki, hayır olsun şer olsun dışarıdan gelecek her müdahaleye perde olur. Tabi bu kanat germe salt annelik duyguları ve bilinçsizce olunca faydadan çok zarar getirir. Bu durumdaki annenin, babanın en küçük bir disiplin uygulamasına asla tahammülü yoktur. Dolayısıyla çocuğu korumak adına, babanın eğitim ve terbiye amaçlı ve tamamen çocuğun faydasına olan uygulamalarına da engel olur.
Bu durumdaki çocuk her şeyden önce sorumluluk bilincinden mahrum kalır. Alabildiğine şımarır. Bakış açısı anormal bir şekilde gelişir. Ağır bir iş, hatta sıradan bir işte çalışmaya bile tahammül etmez. Harcamaları sorumsuzca ve israf derecesinde olur. Ama koruyucu anne tüm bu savurmalarına ses çıkarmadığı gibi adeta teşvik eder. “Ben görmedim evladım görsün.” “Ben yaşamadım, evladım yaşasın” havası…
Koruyucu anneliğin zararları
- Çocuğunu kendi ayaklarının üzerinde durmaktan alıkoyması. Hayatın doğal zorluk ve çilelerine karşı korumasız bırakması. El bebek gül bebek yetişmesi sebebiyle çocuğun olası zorluk ve sıkıntılarına katlanma ve tahammül gücünün törpülenmesi.
- Çocuğun tembel ve hantal alışması. Dolayısıyla gelecekte ümmetin, vatanın yükü bir yana sadece kendi anne babasının yükünü de taşımaktan kaçınması. Daha da korkunç olanı, kendi yükünü de taşıyamayıp başkalarına yük olması. Tabi doğal olarak en çok da anne babasına yük olacaktır.
- Bu tembellik ve hantallık, sadece iş hayatıyla da sınırlı değildir. Okuma, ilim, irfan, sanat vs. her saha için de geçerlidir. Çünkü “nasıl olsa bana bakan bir annem var” düşüncesi, çocuğun sadece eline, ayağına bağ olmayacaktır. Daha tehlikelisi, onun zihin ve ruh dünyasına bağ olmasıdır.
- Çocuktaki girişimcilik ruhunun ölmesi, icatçı cevherinin paslanması. Tabi bu durum tüm toplum, hatta ümmet için büyük bir işgücü ve potansiyel kaybıdır.
- Çocuğunun şımarık, her istediğini elde edebileceği serbestisiyle yetişmesi. Hayatın gerçekleriyle karşılaştığı zaman da bunalım, buhran ve intiharlara kadar gidebilecek travmalara açık olması.
- Hazırcı yetişmesi sebebiyle, nimetin değerini takdir etmeyip müsrif ve savurgan olması. Kimi vasıtaların arkasına yazılan, “Miras değil, alın teri” ifadesi boşuna değildir. Elbette bunun istisnaları vardır. Ama takdir edersiniz ki, istisnalar kaideyi bozmazlar.
- Koruyucu annenin özellikle kızlar olmak üzere, evlenip yuva kuran çocuklarına da aynı şekilde arka çıkmakla, yuvalarının dağılmasına zemin hazırlaması. Unutulmamalıdır ki nice yuvalar, herhangi bir sorun çıktığında annelerin, “Ben çocuğumu sokakta bulmadım, sana çiğnetmem” vb. tavırları nedeniyle yıkılmaktadır.
- Çocuğun sabır ve tahammül yoksunu olarak yetişmesi. Şurası unutulmamalıdır ki, hayat hep düzlük değil. Hayatın yokuşları inişlerinden, inişleri de düzlüklerinden daha fazladır.
- Çocukta doğal olarak anneye sempati, babaya ise antipatinin gelişmesi. Böyle bir çocuğun nazarında, sanki anne çocuğunun dostu, baba ise düşmanıdır.
- Yani koruyucu anneliğin zararı, sadece kendilerine ait birey evlatlarla ilgili değildir. Tüm toplumu ve ümmeti, tüm vatanı ve İslam diyarını da ilgilendirmektedir. Buna daha nice maddeler eklenebilir. Ancak köşemiz kaldırmaz.
Belgesellerde çokça görmüşsünüzdür. Neredeyse bütün canlılar, yavrularını ayakları üstünde duracak şekilde eğitirler. Elbette ilahi terbiyenin hayvanlara verdiği içgüdüyü göz ardı edemeyiz. Ama takdir edersiniz ki ebeveyn hayvanlar, yavrularının hayatlarını devam ettirmeleri için canla başla mücadele ederler. Birçokları, onların yuvadan ayrılma vakitleri geldiğinde gerekirse zor kullanarak yuvadan dışarı atarlar. Ta ki onlar kendi ayaklarının üstünde dursun ve kendi başlarının çaresine baksınlar diye. Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç