Makyaj Değil Ümmet Yapan Kadın
Kur’an’ı Kerimde rical (erkekler) suresi yok ama “Nisa” (kadınlar) suresi diye bir sure var. Peygamberler dışında, Ahmet, Hasan, Ali ismiyle bir sure yok ama “Meryem” suresi var. Kur’an’da Ali İmran / İmran ailesi diye bir sure var ama bu sure de ismini Meryem’in annesinden almaktadır.
“Doğrusu biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar onu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korktular. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalim çok bilgisizdir.” (Ahzap 33/72) Allah (cc) bu yüce dava yükünü insanın omuzuna yüklemiş. İnsan ise kadın ve erkekten müteşekkildir. Dolayısıyla dava yükünü de kadın ve erkek beraberce taşımaktadırlar. “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe 9/71)
Tabiatı itibariyle davayı omuzlamada erkek ön plandadır. Bu da kadının davadaki rolünü perdelemektedir. Başka bir deyimle kadının davadaki rolünün farkındalığını örtmektedir. Hâlbuki kadının davadaki rolü, erkeğe nispetle çok daha yoğun ve daha büyüktür.
“Her başarılı bir erkeğin arkasında bir kadın vardır.” Diye bir söz vardır. Bu söz doğru olmakla beraber, eksik bir sözdür. Doğru olan şu ki, başarılı başarısız, kadın erkek her insanın arkasında bir kadın vardır. Çünkü her insan bir annenin çocuğudur.
Her bir insanı, bir anne dokuz aya karnında taşımıştır. “Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır.” (Lokman 14)
Her çocuğun beşiğini bir anne sallamış… Nice geceler yanı başında uykusuz kalmış… Ona ninniler söylemiş… Bir ömür ona hizmet etmiştir… Onu eğitip terbiye etmiş… Yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş, tabiri caizse; anne saçını, baba da sakalını süpürge etmişlerdir.
Dolayısıyla, bebeğini emziren anne, geleceğin toplumunu hatta insanlığı emzirmektedir. Salladığı beşik insanlığın beşiğidir. Ninni söylerken ümmeti eğitip terbiye etmektedir. Bağrına bastığı sadece bir bebek değil, bir toplum, bir ümmet hatta insanlıktır. Yani tüm ümmeti ve insanlığı anneler dokuz ay karnında taşımış, yüreğinde ve bağrında büyütmüştür.
Kadın Toplumun Banisidir
Kadın toplumun ustası, öğretmeni, bekçisi, muhafızı, mürebbisi ve annesidir. Allah (cc) tüm bu ulvi görevlerini hakkıyla yerine getirmesi için, kadını annelik gibi lahuti bir şefkat ve merhametle donatmıştır. Bu merhamet, yavrusu için anneyi ölüme seve seve götürecek kadar derindir. Anne hayvanlarda dahi bu şefkat ve merhameti net olarak görmekteyiz. Ya insan?…
Geleceğin toplumunun nasıl olacağını merak ediyorsak, eğittiğimiz çocuklarımıza bakalım. Çünkü çocuklar aileleri, aileler toplumu, toplum da ümmeti oluşturur. Esasen daha kısa yoldan ifade ile tüm insanlık çocuklardan oluşmaktadır. Şu halde çocukların eğitim ve terbiyesi, tüm insanlığın eğitilip terbiye edilmesidir.
Bu eğitim ve terbiyede ailenin ama özellikle annenin rolü büyüktür. Bilim adamları, çocuğun kişiliğinin oluşumunun 0-5 yaşlarında gerçekleştiğini söylüyorlar. Bu yaşta çocuk, ana kucağı ve baba ocağındadır. Normal bir ailenin çocuğu 0-5 yaşları arasında annesinden habersiz ve tek başına nerdeyse dışarıya adım atmamaktadır. Dolayısıyla annenin çocuk terbiyesindeki rolü tartışılmaz.
Özellikle kapitalizmin insanlığı esir aldığı, lüks, konfor, israf ve savurganlığın, geçim ve iaşeyi üçe beşe katladığı günümüzde; erkeğin, neslin eğitim ve terbiyesine fiili katkısı doğal olarak zorlaşmıştır. Geçinmenin sadece geçimlikle olduğu dönemlerde, baba günlük 3-5 saat çalışarak ailesini geçindirirken, şimdi 12-14 saat çalışmak bile yetmemektedir.
Dolayısıyla neslin, yani toplumun, yani ümmetin hatta insanlığın eğitim ve terbiyesi; kadının omuzlarına, maharetli ellerine ve şefkatin kaynağı yüreğine kalmaktadır. Şimdi anne olup ümmeti ve insanlığı inşa etmekle görevli olan kadına, Televole tuzaklarına düşmek yakışır mı? Kaldırım taşları ve güzellik salonları kapılarını aşındırmak, magazin programları islemekle vakit öldürmek, sosyal medyada asosyalleşmek yakışır mı? Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç