Medeniyet mi? Edeniyet mi?

Son sözü başta söyleyeyim. Almanya’ya gelişimin dördüncü ayındayım. Geldiğimden beri insanlar: “Batıyı ve özellikle Almanya’yı nasıl gördün?” diye soruyorlar. Özetle diyorum ki: “Batı, özel bakım ünitesinde, sekerat anını yaşayan hasta hükmündedir. Ya İslam’la yeniden insanlığına döner, ya da kazdığı “edeniyet” çukurunda boğulur gider. Aynı şey tüm insanlık için de geçerlidir. Tabi her şeyden önce, İslam medeniyetine mensup olan ümmeti Muhammed için…
Efendim temizlik, disiplin, trafik kurallarına uyma vb. ambalajları çokça gündeme getirerek batının ahı gitmiş vahı kalmış kültürünü savunanlara en güzel cevap şu türkü:
Onun arabası var güzel mi güzel.
Bastımı gaza gider mi gider.
Ama maalesef ruhu yok.
Bunun için hiç mi hiç şansı yok.
İşte batı kültürü tam böyle bir şey. Bundan böyle “batı medeniyeti” ifadesini kullananları uyaralım. Nesillerimiz yanıltılmasın. Batıda medeniyet falan yok. Yoz, kokuşmuş bir kültür var sadece. Batının ahlaksızlığına medeniyet demek, medeniyete büyük hakarettir.
Mimsiz medeniyet diye bir ifade vardı ya. Bunun manası şimdi çok daha güzel anlaşılıyor. Malum, medeniyet kelimesinin başından mim harfini aldığınız zaman, “edeniyet” kalır. Edeniyetse “dünuv” kökünden gelmektedir ki; yakınlığın yanı sıra, önemsizlik, değersizlik düşüklük, daha açık bir ifadeyle alçaklık demektir. Akif’in batı medeniyetini “tek dişi kalmış canavar” olarak ifade etmesi de boşuna değil.
Bir asırdır batı medeniyetiyle yatar kalkarız. Ya da biz kendimizi biliyoruz bileli, böyle. Ama yalan söylemeyen tarihe baktığımızda bunun çok daha öncelere gittiğini anlamak zor değil. Hatta batıya özenme, batıyı taklit etme, üç asır öncelerine kadar gider. Belki Fransız devrimi ve sonrasında oluşan sanayi cazibesi, tüm dünyanın dikkatlerini batıya çekmiştir.
Bu devrim sanayileşmenin başlangıcı olduğu kadar, manevi ve insani değerlere de savaş açmanın başlangıcıdır. Şu anda batının büyük bir kısmı, dinsiz ateist konumundadır. İslam’a fobiayı köpürtmelerinin bir sebebi de, belki İslam’a nefretleri, kendi dinlerine yöneltir düşüncesi. Ama nafile. Belki bu nesillerin, İslam’ın yanında tüm din ve inançlardan de daha çok uzaklaşmalarına sebep olmaktadır.
Batılılaşma hamlelerine atıf yapılırken, batının bilim ve tekniğinden ziyade, ahlaksızlığı pazarlanıyordu. Çünkü nesiller, batılı olup terakki etmek, ilerleyebilmek, için önce dinin mistik duygularından sıyrılmak gerektiğine inandırılmıştı. Başka bir deyimle “Batılılaşmak” adı altında materyalizm, komünizm, faşizm vb. ideolojiler pazarlanıyordu.
Önce fikirde sonra bilimde terakkinin mümkün olduğu her vesileyle vurgulanıyordu. Bunun için tarihi gerçekler tersyüz edilerek, bilimde ilerleme, ancak fikirde tekâmülden sonra olabilir diyorlardı. Tabi fikirde tekâmül dedikleri de, “Din insanları uyuşturan afyondur” düşüncesi olan, materyalizmdi. İnsanların maymundan geldiğini iddia eden “Darwin teorisi” canlıların bir anda nasıl olmuşsa kendiliğinden oluştuğu iddiası vs.
Tüm bu saçmalıklara kendileri de inanıyorlar mıydı bilinmez. Ama bir dönem onların dönemi olarak tarihe geçti. Peki, ne oldu? Onların iddia ettiği mutlu insan örneğine ulaşıldı mı? Maalesef insanlık, kocaman bir boşluğa itildi. Parayı ilah, şehveti put, seksi ibadet gören zavallı yığınlar…
Şu anda batıda aileden, akrabalık bağlarından bahsetmek mümkün değildir. Büyük küçük, sevgi saygı yok. Şefkat merhamet yok. Yardımlaşma dayanışma paylaşma yok. Edep hayâ ar namus yok. Fazilet erdem yok. Kısacası batıda insanlık yok. Aileyi yok eden batı yok olmaya mahkûmdur.
Şimdiye kadar İslam diyarını sömürerek elde ettikleri zenginlikler de artık inişe geçmiş durumdadır. Batılı insanlar, hiçbir ideali olmayan, hayvanlar misali, nerde sabah orda akşam günü birlik yaşayan yığınlara dönüşmüş durumdadır. Köpeği insandan üstün gören bir anlayışa medeniyet denebilir mi? Anne babasının ya da herhangi bir insanın takta artan yemeğini yemeyip çöpe atan, ama köpeğiyle aynı tabaktan yemek yiyen bir anlayış… Bu hamur çok su götürür. Devam edeceğiz inşallah. Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç