Medyabazların Gürültüsü Neden 5
Medyabazların çıkarttığı boş tartışmaların sebep olduğu bozgunculuk ve tehlikelere maddeler halinde devam edelim. Dilerseniz bir önceki yazının girişini önce okuyunuz.
- Tarihte defalarca gündeme getirilip çürütülen sapık görüşleri süsleyerek rayiç hale getirmeye çalışmak. Hakka karşı sözün olamayacağını iyi bilen batıl cephe, sinsi ve kalleşçe soğuk savaş diyebileceğimiz yöntemlere yönelmiştir. Fikir anarşizminin yanında bir de tahrifat savaşları başlatmışlardır.
Örneğin hadis uydurma operasyonları, sadece heva ve hevesperestlerin basit girişimleri değildir. Daha çok İslam karşısında cephelerde hep mağlup olan haçlı Siyonist ittifakının planlı girişimleridir. Çünkü onlar, ümmetin omurgasının İslam’ın temeli olan Kur’an ve Sünnet olduğunu iyi biliyorlardı. Direk Kur’an’a müdahale mümkün olmadığından, işe sünnetle ilgili zihin bulandırma operasyonlarıyla başladılar. Hadisler uydurdular, sonra dönüp “hadislere güvenemeyiz, çünkü uydurma hadisler var” dediler.
İşte bizim mahalleden olup bu şer cephenin tahrifat ve ifsat çalışmalarına hizmet eden kimi ekran hocaları da aynı şeyi yapıyorlar. Bu ister kasıtlı ve haince olsun, isterse bilmeden ahmakça olsun fark etmez. Sonuçta yaptıkları tahrifat çalışmaları, zihin bulandırmaları, İslam düşmanlarının işlerine yarıyor.
- Zayıf ve sürgit ihtilaf sebebi olacak kimi sapık görüş ve mezheplere canlılık kazandırmak, böylece ümmetin asıl omurgası olan ehlisünnet akidesi konusunda zihinleri bulandırmak ve kafalarda soru işaretleri oluşturmak. Nitekim bu Prof. Doç. vb. unvanları da olan ekran hocalarının hedefinde hep ehlisünnet uleması var. İlim ve imkânların, ulaşım ve iletişimin, günümüze oranla sıfıra yakın olduğu dönemlerde ümmet ve İslam için devasa bir ilmi medeniyet bırakan ulemaya habire karalama çekip duruyorlar. Onların ağa babalarının 13 asırda başaramadığını, bu zavallılar da başaramayacaklar. Üst akıl medyanın devasa gücünü bu müptezellerin hizmetine sunsa da bunların çabaları boşa çıkacaktır.
- Öğrenmeye meraklı gençlere, doğruları öğretmek yerine, onları boş tartışmalarla meşgul etmek. Dikkat ederseniz bu tartışmaların tarafları genelde okuryazar ve biraz da araştırma istidadı olan gençlerdir. Keçeyi suya salmış olanların böyle dertleri zaten olmaz. Medyabazlar bu aktif ve hayat dolu gençleri, bu boş ve sonuçsuz tartışmalara çekmeseler, bunlar çaba ve gayretlerini İslam’ın dünya gündemine daha sağlıklı ve yoğun bir şekilde gelmesine ve yayılmasına çalışacaklar. Ama bu tartışmalar sayesinde, bir birleriyle meşgul edilmiş oluyorlar. Enerjilerini İslam, ümmet ve insanlığın aydınlatılması yerine zihinlerin bulandırılması ve gündem karartmaya harcamış oluyorlar.
- İhtilafları çoğaltmak, yaymak, ihtilafları iftiraka çevirmek suretiyle Müslümanlar arasında kin, nefret ve düşmanlıkları körüklemek. Nitekim son yıllarda insanlar gayet cüretli bir şekilde birbirlerini tekfir eder oldular. Kin ve nefret o derecelere varıyor ki, ümmetin evlatları ibadet aşkıyla birbirlerinin boyunlarını vurabiliyorlar. Kim ne derse desin, DEAŞ vb. tekfirci ve vahşi grupların türemesinin temelinde bu tartışmaların etkisi büyüktür.
Bu tartışmalar neticesinde insanların ihtilafları tefrikaya, birbirlerini ötekileştirmeye varıyor. Sonra iş; kin, nefret ve tekfire kadar gidiyor. Ondan sonra karşılıklı tekfirler her tür düşmanlığı, belden aşağı vurmaları mübahlaştırıyor.
- Gündem saptırmak, ümmetin okuryazar ve aydın kesimini, ümmetin sorunlarına eğilmekten alıkoymak. Ümmetin coğrafyası kan gölü… Ülkeler ölüm tarlalarına dönüştürülmüş… Sömürgeci emperyalistler elli yüz kat müreffeh bir hayat sürerken ümmetin mazlumları, açlığa, yokluğa mahkûm… Dünya enerji kaynaklarının % 90 nı İslam ümmetinin toprağında ama ümmet varlık içinde yokluk, hesapsız zenginlikler içinde en fukara, muhtaç… Ama bu haldeyken bile birbirleriyle boş tartışmaları devam ettiriyor. Kader, mucize, Âdem (as) in babası var mı yok mu? Sünnetle ilgili kafa karıştırmalar vb. tartışmalar.
İşgal, katliam, sömürü ve talanlarında, İslam düşmanlarının ellerini rahatlatmak… Kamuoyunun bakış açılarını ümmetin sorunları yerine boş tartışmalara çekmek. Evet, İslam düşmanları tarihin hiçbir döneminde; işgal, sömürü, katliam ve talanlarında bu kadar rahatlamamıştır. Hatta bunu yaparken de ordularını da ümmetin evlatlarından oluşturmaktadır. Zira karşı kin ve nefretle biledikleri ümmetin neslini birbirini öldürmek için fırsat kollar hale getirmektedirler. Taraflardan biri, “İki Müslüman silahlarıyla karşılaşırsa, ölende öldürende cehennemdedir.” Hadisi okuyacak olsa diğer tarafın şablonuna uymuyorsa uydurma der çıkar. Aksi halde katliam yapamaz. Müslüman kardeşine ibadet aşkıyla saldıramaz. Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç