Oy Kullanmak Caiz (mi?) 9
Önceki sekiz yazımızda oy kullanmanın cevazına dair bazı delilleri paylaştık. Bundan sonraki birkaç yazımızdaysa, oy kullanmak caiz değildir, şirktir veya haramdır diyenlerin ileri sürdükleri bazı delillerin ilmi açıdan kritiğini yapacağız.
Bu çevrelerin en çok kullandıkları delil müşriklerin değişik zamanlarda Resulullah (sav) a yaptıkları değişik teklifleridir. Bazan Ebu talibi aracı yapmış, bazen de bizzat kendilerinden birileri tekliflerde bulunmuşlardır. İşte o tekliflerden biri özetle şöyledir:
Kabe’de otururken Utbe bin Rabia, Kureyşin onayıyla- kendisine göre cazip olan- bir teklif getirdi ve şöyle dedi: “Yeğenim! Senin bizim yanımızda ne kadar değerli olduğunu bilirsin, ancak sen kavmine çok ağır bir dava ile geldin, bununla onların birliğini böldün, atalarını ve dinlerini ayıpladın, geçmişlerini tekfir ettin. Şimdi ben sana bazı teklifler sunacağım, dinle bak, belki birini kabul edersin. Yeğenim eğer bu davadan maksadın mal mülk ise, bizim en zenginimiz oluncaya kadar mallarımızdan toplayıp sana verelim. Eğer maksadın şeref ise seni efendimiz yapalım ve senin onayın olmadan hiçbir işimiz kesinleşmesin. Yok, eğer krallık ise seni kralımız yapalım. Yahut elinden kurtulmadığın bir cin veya peri sana musallat olmuşsa söyle seni tedavi etmek için mallarımızı feda edelim. Hani tek başına buna gücün yetmeyebilir.” Resulullah (sav) ise onların tekliflerine kısaca şu net cevabı vermiştir: “Vallahi bu davayı terk etmem karşılığında güneşi sağ avucuma, ayı da sol avucuma koysanız, zafere kavuşuncaya veya bu yolda helak (şehit ) oluncaya kadar davamdan vazgeçmeyeceğim.” ( Muhammed Resulullah, s.86-90 Muhammed Rıza )
Delil olması açısından kıssanın kritiği ve itiraz…
Oy verme ve meclise girmeye karşı çıkanların en çok ileri sürdükleri delil bu mezkûr kıssadır. Müşriklerin çok cazip tekliflerine, hatta devlet başkanları olmasını istemelerine rağmen, Resulullah (s.a.v.) bunu reddetmiştir… Dolayısıyla şu anda hiçbir şekilde Dar-un Nedve konumundaki meclislere girmek caiz değildir, kıyasını yapmaktadırlar.
İlk bakışta bu kıyas yerinde gibi görünmekle beraber ilmi kriterler, Usul-ul Fıkıh kurallarına göre ve kıyasın rükünleri göz önünde bulundurarak incelendiğinde teknik yanlışlıklar görülecek ve bu kıyasın yanlış (kıyas-ı me’al farık) olduğu anlaşacaktır. Hiç detaya girmeden sathi bir bakışla müşriklerin, Resulullah (sav) a olan teklifleriyle, günümüzdeki parlamentoya girme veya oy kullanma arasındaki farklara bakalım:
- Teklif açısından farklılık…
Müşrikler Resulullah (s.a.v.) a bu teklifi, kendi dinin terk edip atalarının dinine girmesi karşılığında yapıyorlardı. Yusuf (a.s) misali her hangi özerklik veya özgür iradeyle idare etme teklifi yoktu. Yani “sen kendi inancında serbest olarak gel bizim devlet başkanımız ol” demiyorlardı. Aksine “sen ataların dinini terk ederek kendin saptın, bizim çocuklarımıza kötü örnek oluyorsun. Bu sebeple akrabalar arasında kin ve düşmanlığa sebep oluyorsun. Atalarının dinine/şirke dön ve bizim başkanımız ol” diyorlarıdı.
Meclise girme konusuna gelince İslamla alakası olmayan bir iç tüzüğü olmakla beraber ferde dinini terk etme ve mutlak şirki din olarak kabul etme dayatması yoktur. Ayrıca bir Müslümanın tağuti bir sistemi kabullenerek parlamentoya girmesi düşünülebilir mi? Elbette Müslüman tağuti sistemi aşamalı olarak izale etmek ve yerine ilahi adaleti ikame etmek için bugünkü siyasi çalışmalara bulaşmaktadır. Öncelikle İslam’ın hak ve adalet yönetimine kavuşmak için bir alt yapı gerekiyor. (Şehit imam, Hasan el Benna’nın tavsiye ettiği gibi; Müslüman fert, Müslüman alile, Müslüman toplum, Müslüman devlet… ) Buna yönelik gerekli çalışmaları yapmak için de çalışmaya müsait zaman ve zemin gerekiyor. İşte şu anki siyasi çalışmalar daha çok buna yönelik çalışmalardır. Oy verenlere gelince onlar istese de istemese de kendilerini bağlayıcı olan parlamenter sistem içerisinde en azından daha az zararlı olanı seçmiş oluyorlar ki daha önce usulu-l fıkıhtan bazı delillerini serdetmiştik. Tabi ki bilinçli olarak şirkin davamı çabasında olanlar ister milletvekili, ister bakan, ister seçmen olsun, şirke girmelerinde şüphe yoktur. Hatta bir insanın hiç oy kullanmasa da bilerek şirke rıza göstermesi ve ya sevgi duyması da şirktir. Bu konuda oy kullanıp kullanmama, meclise girip girmeme arasında her hangi bir fark yoktur. Devam edeceğiz inşallah. Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke…
Muhammed Özkılınç