Şura’sız Şaşkın Ümmet 2

İstişare ile ilgili bazı Hadis-i Şerifler:
Bu konuyla ilgili olarak gelen
rivayetler, Resulullah (sav) ın ve ashabının (r.anhum) hayatlarında istişarenin
önemli bir yer tuttuğunu gösterir. Öyle ki, bu mevzuda gelen hadislere
dayanarak Resulullah (sav) ın etrafındakilerle istişare etmeden bir karara
varmadığı, bir icraatta bulunmadığı bile söylenebilir. Bir rivayette şöyle der:
“Müslümanların fikrini almadan
“emir” tayin etseydim, İbnu Ümmi Abd’i tayin ederdim”
(İbn Sa’d, Tabakatu’l-Kübrâ,
Beyrut, 1960, 3/154; Tirmizî, Humus, hadis no: 1966, Menâkıb 380).
“Müsteşar (kendisiyle istişare
edilen kişi) güvenilen bir kimse (olmalı) dır.” (Ebû Dâvud, Edeb 114; Tirmizî, Zühd 39, Edeb
57; İbn Mâce, Edeb 37)
“Biriniz (din) kardeşine danıştığı
zaman, danışılan kimse ona hak ve doğru bildiğini söylesin.” (İbn Mâce, Edeb 37)“Azm, görüş sahipleriyle istişare etmek ve
onların görüşlerine uymaktır.” (İbn Kesîr, Tefsir I/420) “Kim bilmeden fetva verirse, yapılan işin
günahı, o fetva verene gider. Kim Müslüman kardeşine bile bile yanlış yol
gösterirse, ona hıyanet etmiş olur.” (Ebû Davud, İlm 8, hadis no: 3657)“Kişiye bildiği bir şey sorulduğu zaman onu
gizlerse; Allah, Kıyamet günü o kimseyi ateşten bir gemle bağlar.” (Ebû
Dâvud, İlm, Bâbu Kerâhiyyeti Me’i’-llm)
Resulullah (sav) Ebubekir ve Ömer (ra) için: “Siz bir danışmada oy birliğine
varırsanız, ben size aykırı hareket etmem.” demiştir. (Ahmed bin Hanbel, 5/227)
“İstihâre eden aldanmaz, istişare eden
pişman olmaz, iktisat eden (tutumlu harcayan) yoksul olmaz.” (Taberânî, el-Câmiu’s-Sağîr, Keşfu’l-Hafâ,
2/242)
Bu rivâyetin senedinde çok zayıf bir kişi vardır. Hadis zayıf olmakla birlikte,
ruhu ve anlamı itibarıyla doğrudur. Enes (ra): “Arkadaşları ile istişârede
Hz. Peygamber kadar ileri giden bir başkasını görmedim” der (Tirmizî, Cihad 34)
Ömer (ra), Peygamberimiz’in müslümanlarla alâkalı bir meselenin istişâresi için
Ebû Bekir (ra) ile birçok geceler boyu başbaşa kaldıklarını bazen bu
istişârelere kendisinin de katıldığını belirtir (Hakim en-Nisaburî, el-Müstedrek, Haydarabad,
Deken 1335 baskısından ofset, 2, 227)
Suyûtî, Resulullah (sav) ın diğer
insanlardan farklı olan husûsiyetlerini belirtirken, bu özelliklerden biri
olarak “istişare yapma mecbûriyeti”ni de zikreder. Bu mecbûriyeti
delillendirme sadedinde Hz. Peygamber’den: “Allah bana farzları yapmamı
emrettiği gibi, (istişare yoluyla) insanları iyi idare etmemi (müdâretu’nnâs)
de emretti” hadisini kaydeder. (Suyûtî, Hasâisu’l-Kübrâ, Kahire, 1967, s. 125; Kütüb-i Sitte, 16/127)
İstişareyle ilgili nebevi tavsiyeler:
- İstişare eden nadim (pişman) olmaz.
- Bir Müslüman diğer bir Müslüman üzerindeki haklarından biri de ondan tavsiye(bir hususta fikir vermesini) talep ettiği zaman kendisine tavsiyede bulunmasıdır.
- Kardeşiniz birinizden bir şey soracak olsa, ona mutlaka yol gösterin.
- Kendi görüşünü beğenen dalalete düşer, kendi aklıyla istiğna eden kayar.
- Allah (cc) bana farzları yapmamı emrettiği gibi, istişare yoluyla insanları iyi idare etmemi dahi emretti.
- Bir millet, istişare yaptığı müddetçe zillete düşmez.
- Müşavere pişmanlığa karşı bir kale, kınanmaya karşı da emniyettir.
- İşleriniz aranızda istişare ile yürürse, yerin üstü sizin için yerin altından hayırlıdır.
- İstişare eden kimseler, işin iyisine ulaşırlar.
- Resulullah (sav), Ömer ile Ebubekir’e (ra) hitaben şöyle buyurmuşlardır: “Eğer siz bir fikirde ittifak etmiş olsanız, size asla muhalefet etmem.”
Şurayı esas almak yerine, şahıs merkezli yürüyen oluşumlar, her olumsuzluğa hedeftirler. Şahıs, bu doğru yarın eğilebilir. Bu gün sağ yarın ölüdür. Artı şahıs merkezli yapılara nüfuz edip yönlendirmek veya lider şahsın zaaflarından istifade edip kontrol altına almak her zaman mümkündür. Şahıs merkezli grup ve cemiyetlerin olumsuzluklarını bahane edip şura esaslı çalışan cemaatlere saldırmak, bindiğimiz dalı kesmektir. Vatanın savunma hatlarını hedef almaktır. Lütfen daha dikkat… Selam… Dua…
Muhammed Özkılınç