Ümmetin Üç Maymunları 2
Bir asra yakındır, İslam diyarında yangın var, işgal var, talan var, katliam var, maddi manevi kaynaklarının hortumlanması var, var da var… Ama ümmetin tüm bu dertlerini çok az insan kendi derdi gibi algılayıp ilgilenmektedir. Özellikle şu an Mısır, Suriye, arakan ve orta Afrika’da olan biteneler, kan donduracak cinsten…
Ancak Türkiye ve dünyada Müslüman! Kalabalıkların büyük bir kısmı üç maymunları oynuyor. Ne çocukların çığlıkları, ne annelerin feryatları, ne toz duman bulutları, ne barut kokuları, ne kızıl kanlar, ne gözyaşları onları harekete geçirmiyor. Neredeyse tık yok. Neden?
Bu kesimler kimlerdir ve neden yangın yerine dönen İslam diyarının problemleriyle ilgilenmiyorlar. Bunları üç ana başlık altında özetlemek mümkündür.
- Cemaati İslamiye, Hamas, ihvan gibi, ümmetin dertleriyle dertlenen ehlisünnet çizgisindeki hareketleri vahhabi olarak isimlendiren tarikatlar. Bunlara, resmi ideolojiyle barışık, suya sabuna dokunmayan, kendi meşreplerinin maslahatı için İslam’ı eğip bükebilen bir takım tasavvuf kesimleri dâhildir. Bunlar genellikle “bulut nerdeyse tarlalarını oraya kaldırma” ya da “nabza göre şerbet verme” pozisyonundadırlar.
- Pensilvanya örgütü ve onlara yakın duran kimi risaleyi nur istismarcıları. Bu çevreler son birkaç seçim dışında Müslümanların oluşturduğu siyasi partilerin semtine dahi uğramamışlardır. Hatta ümmetçi Müslümanlara karşı inceden inceye karalama kampanyalarını da hep devam etmiş… Siyasi sahada beygirin kuyruğunu bir türlü bırakmamışlardır. Bendenizin ilk göz ağrım risaleyi nurla iştigal ettiğim dönemlerde bu çevreler, siyasi çalışma içindeki ümmetçi Müslümanlara “yeşil komünist” diyerek karalıyorlardı.
- Şia ve onların etkisinde olan örgüt, grup veya kuruluşlar. Şia’nın şu anki durumu daha net gösteriyor ki Şia ümmet aleyhinde elinden geleni ardına koymayacaktır. Bu manada Şia, “UMUTSUZ VAK’ADIR” İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Yemende, Afganistan’da hulasa elinin, dilinin yettiği her yerde fitne, fesat ve şiileştirme çabalarına devam ediyor.
Şia’dan ümmetin sorunlarıyla ilgilenmesini beklemek, balığın kavağa çıkmasını beklemek kadar gariptir. İlgilenmek bir yana, Şia doğulu batılı tüm İslam düşmanlarıyla işbirliği içinde tüm gücüyle ümmete karşı savaşıyor. Dolayısıyla şia ümmetin sorunlarıyla ilgilenmek şöyle dursun, kendisi ümmet için baş sorunlardan biridir.
Bu çevreler vb. ümmetin mazlumlarının arşa yükselen feryatlarını adeta hiç duymuyorlar. Mısır’da 8000 şehit, 21 000 zindan, 23 000 tehcir vb. büyük felaketleri görmüyorlar. Ümmet baharı karakışa dönmüş… Her yanı “sisi” ve duman sarmış… Asrın kıyamı askeri cuntayla tepe taklak yapılmış. Tunus, Libya ve Yemen de ümmet kıyamı mısır gibi tersine döndürülmek isteniyor. Yani tüm ümmetin ayağa kalkmasını sağlaması kuvvetle muhtemel büyük bir inkılap tersine döndürülüyor.
Böylesine büyük küresel işler “hizmet” adı altında birkaç ulusal dernek, vakıf, yurt, okul vs. kuruluşa feda edilebilir mi? kendilerinin küçük menfaatleri uğruna ümmetin tamamının felaketine seyirci kalmak ne büyük gaflet. Bu, pire için yorgan yakmakla ifade edilemeyecek kadar korkunç bir cürümdür.
Bunların üç maymuna yatmalarına gelince, her birinin bahaneleri farklı. İlk iki kısım, kendilerince İslami Saiklere sığınıyorlar. Vahhabilik diyorlar, aşırılık diyorlar, ehli sünnete aykırılık diyorlar falan. Bunlara aldanmış olan iyi niyetli saf kitleler değil, ama bunların elebaşıları çok iyi biliyorlar ki bu iddialar iftiradır. Evet piyasada vahhabiliğin de ötesinde haricilik ve mutezile gibi zıt fikirleri mezcederek kafa karıştıran fitne çıkaran kimi gruplar var. Bunlar da ayrı bela. Ama yine ilk iki kısmın elebaşları biliyorlar ki daha çok selefilik adını kullanan bu nevzuhur grupların, ümmetin kıyamı için çabalayan cemaatlerle alakaları yok.
Şia’ya gelince zaten ümmet içinde fitne çıkarmak için Yahudi asıllı Abdullah bin seb’e tarafından türetilmiştir. Dolayısıyla şia gölge etmesin başka ihsan istemez. Ama nerde…
Muhammed Özkılınç