Muhammed Özkılınç – Eğitimci ve Yazar – muhammedozkilinc.com

Vahdet ve Allah (c.c) ın Yardımı Ne Zaman? 3

Tefrika ümmetin en büyük belası olduğu kadar, düşmanın da ümmete karşı kullandığı en etkin silahtır. Düşmanın, ümmetin bu yumuşak karnını tespit edeli çok zaman oldu. Resulullah(sav) ın vefatı üzerinden çok geçmeden, henüz üçüncü halife döneminde ümmet arasına fitne tohumları saçmaya başladılar. Aslında Resulullah (sav) ın vefatının hemen akabinde, hatta Resulullah (sav) bizzat hayatta iken de tefrika girişimlerinde bulunuyorlardı. Ancak idarecilerin dirayetli duruşları sebebiyle sonuç alamamışlardı.

Osman (ra) döneminde ise halifenin halim duruşu, fitnecilerin yoğun çalışmaları ve özellikle Yahudilerin derin ve sinsi girişimleri, bekledikleri sonuçları vermeye başlamıştı. O dönemde başlayan iki tekfirci ana damar vardı. Biri haricilik, diğeri de Yahudi olan Abdullah bin Sebe’in kurduğu Şia. Bu iki örgüt de zamanla kendi arasında onlarca fırkaya bölündüyse de, temel özellikleri olan tekfircilik hastalığıyla ümmet arasında fitne, fesat çıkarma, ümmeti bölüp tefrikayı yayma ve ümmetin altını oyma görevlerine hiç ara vermediler.

Şia, 1400 yıldır, ümmet içinde bir bölen olma görevini eksiksiz olarak devam ettirmektedir. Yalan ve uydurma hikâyeler üzerine bina edilmiş olsa da kendine özgü bir usul ve metodoloji oluşturduğundan, kendi arasında nece fırkalara bölünse de varlığını devam ettirdi. Aralarındaki ihtilaflar, birbirlerini tekfir edecek kadar derinleşse de var olmaya devam ettiler. Günümüzde olduğu, gibi ortak düşmanları olan “Ehlisünnete” yani İslam ümmetine karşı birleşerek kavga ve savaşlara giriştiler.

Twitter

Yazılarımızı takip eden kardeşlerimiz, Şia’nın sapık inançlarına dair yazılarımızı hatırlarlar. Yine gazetemiz arşivinden veya kendi sitemden bu yazılara müracaat etmelerini veya “Kendi Kaynaklarında Şia ve Şiilik” kitabını okuyarak, bunların sapmadaki derinliklerini hatırlamalarını tavsiye ederiz.

Düşmanı tanımadan, onun hamlelerine karşı koyamazsınız. Özellikle bu düşman, takiyyeyi imanın bir rüknü sayarak münafıklığı ibadet misali meslek edinmişse… Şia’nın sahabeye ve ehlisünnete olan kin, nefret ve düşmanlığını bilmeden, şu an İslam diyarında giriştiği; işgal, katliam, zulüm ve talanları anlamak mümkün değildir.

Kısacası ümmeti bölü parçalayarak zayıflatmak ve daha kolay lokma haline getirmek için kurulan iki ana fırkadan birincisi olan Şia, tarih içinde inişli çıkışlı periyotlar izlemiş olsa da, tarih sahnesinden hiç çekilmedi ve yok olmadı.

Haricilik ise birkaç asır sistematik olarak devam etse de zaman içinde bütünlüğünü koruyamadı. Değişik yerlerde dağınık ve küçük gruplar halinde var olsa da Şia gibi sistematik ve bütün olarak devam edemedi. Tarih içinde haricilik fikrine müptela kimi akımlar oluşmuşsa da pek bir etkileri olmamıştır.

Ancak ümmete karşı mertçe ve silah gücüyle asla galip gelemeyeceğini iyi bilen düşman, boş durmamış, ümmeti alt etmek için çareler aramaya devam etmiştir. En etkin ve güçlü silahı da, ihtilaf ve tefrikalarla bölüp parçalamak idi…

Şia bu misyonunu en güzel bir şekilde yerine getiriyordu. Tarih içince onlarca kez hem de düşmanlarına karşı çok ciddi hamleler içinde iken, üst aklın dürtüklemesiyle ümmeti arkadan vurmak suretiyle ikinci bir savaş cephesi açmıştır. Böylece ya haçlı Siyonist ittifakına karşı hazırlığı yapılan bir hamleyi engellemiş, ya da bizzat düşmana karşı devam etmekte olan bir savaşta ümmeti iki ateş arasında bırakmıştır.

Böylece defalarca ümmeti sonuna yaklaştığı kimi fetihlerden vazgeçmek zorunda bırakmış… Düşmana karşı galip haldeyken, mağlup olup çok büyük kayıplara mal olacak anlaşmalara oturmak zorunda kalmış… Hesabı gayrı kabil can, mal, emek, zaman ve nice değerlerin kaybına sebep olmuştur.

Bu kayıpların büyüklüğünü anlamak için, Afganistan’da 40 yıldır devam eden savaşları düşünün… 11 Eylül sonra ABD vb. batılı güçlerin Irak’ı işgal edişleri, bu işgal sırasında Şia’nın rolünü, sonra ırak ve yemenin adeta altın tepsi içinde İran’a/Şia’ya teslim edilişini düşünün… Altı yıldır Şam diyarında devam eden, anlatılması zor ve ancak katliam ve soykırım diyebileceğimiz savaşı ve bu savaştaki Şia’nın rolünü düşünün… Devam edeceğiz inşallah. Selam… Dua…

Muhammed Özkılınç

YouTube
BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

webnorya ✔ © - Muhammed Özkılınç