Yozlaşma 2
Kisve ve Kimlik Yozlaşması / Modernite 2
İslam dini, kendi ilkelerine aykırı olarak başkalarına benzemeye götüren her türlü kaynaşmayı münker olarak ilan etmiştir. Bilhassa “şiar” özelliği taşıyan değerler, titizlikle muhafaza edilmiş ve bu alanda karışmaya, özenmeye ve benzeşmeye asla izin verilmemiştir. Kur’an ve Sünnet incelendiğinde buna dair birçok uyarılar görürsünüz. Giyim kuşamda, yeme içmede, örf adette, selamlaşmada, kutlamada, evde, işte, okulda, sosyal, siyasal, kültürel vb. hayatın her alalında İslam’ın kendisine ait ilke, prensip, esas ve usulleri vardır. Dolayısıyla İslam, başkasına benzemeyi değil, başkalarını kendi değerlerine taşımayı hedefler. Başkalarının olumsuzluklarından etkilenmeyi değil, başkalarını kendi doğrularıyla etkilemeyi hedefler.
Ortalıkta dolaşan ve kimliğinde dini İslam yazan şu baylara ve bayanlara bakalım ve kendimize şu soruyu soralım; “biz İslamî değerlerin neresindeyiz.” Evlerimize, evlerimizde kullandığımız eşyaya, ticaretimize, komşuluklarımıza, akrabalıklarımıza bakalım. Kısaca hayatımıza Kur’an ve Sünnet gözlüğüyle baktığımızda ne durumdayız. Üzülerek ifade etmeliyiz ki, her gün biraz daha yozlaşmaya devam etmekteyiz.
Şu bilelim ki, Müslüman’ın kendi inançlarına ters düşenlere benzemesi dünyada şahsiyet zafiyetine, gittikçe kendisine ve değerlerine yabancılaşmaya ve İslam karşıtı güçlere uşak olmaya ve ahirette ise azaba yol açacaktır.
İslami kisve niçin önemlidir
- İslami kisve, lisanı hal ile İslam’ın tebliğidir. Zira İslami kisveyi üzerinde taşıyan Müslüman gittiği her yere İslam’a ait bir mesaj taşımaktadır. Lisanı hal lisanı kalden çok daha etkilidir. Çünkü lisanı hal ile anlattığın kesin yaşadığın ve yaşadığını deklare ettiğin gerçeklerdir. Ama dilinle anlattıkların; yaşadıkların ola da bilir, olmaya da bilir. Ayrıca dilinle anlattıkların bizzat yaşadıkların olsa bile muhatabının malumu değildir. Ayrıca dilinle sadece konuştuğun zaman tebliğde bulunmuş olursun, hâlbuki İslami kisveyi üzerinde taşıdığın her zamanda, her zemine İslam’ın mesajını taşımış oluyorsun. Tesettürlü her kadın diğer kadınlara onların da örtünmeleri gerektiğini anlatmaktadır. Laikçi çevrelerin tesettüre bu denli saldırmaları boşuna değil. Onlar da aynı mesajın her an her yere taşınıp iletilmesinden rahatsız oluyorlar. Kaldı ki bazıları kinlerini pervasızca dışarı kusmaktadırlar. Aynı şey sakal, sarık vs içinde geçerlidir.
- İslami kisve sürekli ibadettir. Namaz nasıl Allah’ın (cc) emriyse tesettür de öyledir. Bir insan on beş dakikada öğle namazını kılmakla on beş dakika ibadet etmiş olur, ama bir bayan üzerinde tesettürüyle her an ibadettedir. Tabi yarı çıplak ve dekolte halde dışarı çıkmak ise tam tersine sürekli haram işlemek ve onu yaymaya çalışmak manasına gelir. Aynı süreklilik diğer kisveler içinde geçerli olup sünnetse sünnet, vacipse vacip ibadet devam etmektedir.
- İslami kisve sosyal ibadettir. Nasıl ki çıplaklık sosyal / genel bir haram ise. İçki kumar gibi haramların zararı, yapan kişi veya beraberinde birkaç kişiyle sınırlıdır. Halbuki, Rasulullah (sav) ın tabiriyle “giyinmiş çıplak” dekolte ve enva-ı çeşit makyajla dışarı çıkan bir kadın geri dönünceye kadar bin kişinin şehvetli bakışına sebep olmuşsa bin tane günah işlemiş olmaktadır. Zira bir şeye sebep olan onu yapan gibidir.
- İslami kisve, mürakabe şuuru ve sürekli bir bekçidir. İslami kisveyi taşıyan her kadın ve erkek İslami kimliğini izhar edip haykırmaktadır. Başka bir deyimle Allaha (cc) teslimiyetini deklare etmektedir. Böyle olunca o insan ulu orta nefsinin arzu ve heveslerine göre davranamaz. Kadının tesettürü ve erkeğin sakalı, şalvarı onu nice hata ve haramlardan alıkoyar.
- İslami kisve, günahlara bağışıklığa engeldir. Günaha devam eden insana, zaman içinde bu günahlar gayet hafif gelmeye başlar. Haramı hafife almaksa insanı dinden çıkaracak kadar büyük itikadi bir tehlikedir. Nitekim nice şuurlu Müslüman bayanlar tesettürün suyunu çıkardılar. Çarşafı bırakıp manto giydikleri ilk zamanlar mantoları gayet geniş ve tesettürün ruhuna uygundu. Başörtüleri de aynı şekilde çekicilikten uzaktı. Ancak gün geçtikçe mantolar daraldı vücut hatlarını belli eder hale geldi. Başörtüleri de allı, güllü, yaldızlı oldu ve tesettürün ruhuna aykırı hale geldi.
Tesettür hem örtmek hem de muhafaza etmektir. Bir yandan kadının zarafet ve cazibesini örterken aynı zamanda hem kadının hem de erkeğin iffetini ve hayâsını korumaktadır.
Erkekler cephesinde de durum farklı değil. Devir imaj devri diyerek her gün biraz daha İslami kimlikten uzaklaşmaktadırlar. Artık sadece sakal değil bıyıkta imaja feda edildi. Takke, sarık, şalvardan utanılır oldu. İslami kisve terk edilince kimsenin birbirini tanımadığı metropol şehirlerdeki gibi ve tek tip elbise içindeki askerler misali günah ve hatalara bulaşmak daha kolay oldu. İslami kişiliğimizi kazanıp korumak istiyorsak İslami kisveyi kuşanmak zorundayız. Hakkat ne yapıyoruz, kendimizi rabbimize mi beğendirmeye çalışıyoruz, başkalarına mı? Büyük günde ilahi mizana halis ve Salih ameller girecektir, imaj vs değil. Sübhaneke… Bihamdike… Vesteğfiruke…
Muhammed Özkılınç